5 Eylül 2010 Pazar

Çöller ve Ağaçlar

0. BAŞLARKEN:

Hazreti Muhammed’in “kıyamet çöller meyve ağaçları ile dolmadıkça kopmaz” sözünü öğrendiğimde insanlığın bunu başarabileceğini sezmiştim. Doğrusunu söylemek gerekirse Kuranda sürekli meyve bulunacağını da görünce bir zor çalışma ile karşı karşıya olduğumu hissettim.

Araştırmaya önce “çöllerle” başladım. Burayı değerlendirirken sorunun sıcaklık olduğunu gördüm. Ayrıca organik canlılık olmasına rağmen su kıtlığının doğal sonucu olarak bitki oluşum ortamı da gelişemiyordu. Genetik bilginin ve bu sahadaki teknolojilerin bize öncelikle kombine karakterli bitki çeşitlemesi verebileceğini hissediyordum.

Çöl ve meyve ağaçlarının sürekli verimli kılınabileceği düşüncesiyle bu çalışmayı başlatıyorum. Birçok çalışmada ortaya koyduklarımızla beraber mütalaa edildiğinde bence birkaç önemli fikir üretebileceğimi görmeye başladım.

1. ÇÖLLERİN OLUŞUMU:

Dünya genelinde özellikle ekvatora yakın bölgelerde büyük çöllerin varlığı dikkat çekicidir. Çöller dünyanın iklim oluşumlarında da önemli fonksiyon üstlenmektedirler. Denizler su buharı etkin oluşumlar yaratırken çöller ısınan kuru hava kütleleri oluşmasına katkı sağlıyor olmalılar.

Dünya magmadan gelen lavlarla ve küllerle biyo dengeler kurmayı başarmaktadır. Böyle olunca milyarlarca yıllık serüven içinde yağışların dağları ve ovaları topraklarını sürükleyerek dengelediği deniz tabakalarının tazeleme ve yenileme doğası kurabileceklerini anlayabilmeliyiz. Yanardağ etkileşimi ile dünya karasal oluşumları çok uzun sürelerde sistemi yenileyen bir etki yapıyor olabilirler. Bizim gözlemlerimiz milyonlarla ölçülen yıllarda yenilendiği şeklindedir.

a. Çöl ve Hayat:

Büyük Sahra çölü dünya üzerinde en geniş etkisiz alan olarak duruyor galiba. Sibirya ve Kanada bölgelerinin de iklim nedeniyle kullanımsız olduklarını görebilmekteyiz.

Çöl kendi iklim olgusunu öncelikle sıcaklıkla gelen organik uygunsuzlukla belirgin kılmaktadır. Çöllerin iklim olgularıyla düşünerek yapılanmasını incelersek, öncelikle kum zerrelerini yarattığı tabiatı sıcaklık olarak yansıtan oluşumu görebilmeliyiz. Biraz önce atmosfer hakkında bilgi araması yaptım. Termosfer tabakası içinde iyonosfer oluşumu hakkında analiz ve bilgiye ihtiyaç olduğunu gördüm. Bu tabaka durağan oluşlara tabi durumdadır. Bu ne anlama geliyor? Bu tabaka üzerinde çalışarak güneş ışınlarını azaltacak bir formasyon yaratabilir ve bu oluşumu çöller üzerinde realize edebilirsek çöllerin sıcaklık etkilerini yok edebileceğimizi düşünebiliriz. Kıyamet alametlerinde gösterilen güneşin dürülmesi kabiliyeti bu olmalıdır.

b. Tarihsel Çöl Bilgimiz:

Çöllerin oluşumunun ana nedeni bitki formasyonunu kaybeden ortam olarak düşünülmektedir. Acaba yağışlar nedeniyle tüm dünya çöle mi dönüşecek zamanla. Büyük Sahra gibi bölgenin, veya Arizona’nın yada Nevada’nın bu şekle dönüşmesi iklimlerle ilişkili şartlardan mı kaynaklanıyor? Okyanus tabanlarının da çöl gibi olması dünya topografyalarının milyonlarca yıllık hareketiyle mi ilgili?

İnsanoğulları çölleri dahil ağaçlandırabilecek gayret ve şartlara sahip olabilecek mi? Bildiğimiz bir husus bitkilerin havadaki CO2 yi kullanarak organik oluşumu fotosentezle gerçekleştirebilmeleridir. Acaba çöller CO2 bakımından yetenek kaybıyla mı oluşuyor? Çöllerin sıcaklıkları atmosferle mi ilişkili acaba, ki bu ortamın değişmesine neden oluyor?

Bizim gen - organik madde – çevre olarak olaya bakmamız ve bu bölgelerinde insanlık için faydalı hale getirilmesini düşünmemiz gerekiyor.

c. Çölün Yaşam Alanı Olabilme Olasılıkları:

Çöldeki şartları yaşanılabilir hale getirebilir miyiz? Birincisi sıcaklıkla ilgili alabileceğimiz tedbirler olmalıdır. Ben bunun için iyonosfer yada uygun olan atmosfer tabakasına güneş ışınlarını engelleyici bir set yapılmasını düşünüyorum. Bu aynı zamanda kıyamet alameti olarak gösterilen “güneşin dürülmesi” kabiliyeti ile uyuşmaktadır.

İkincisi organik ortam için gerekli birikimi yönlendirecek gayretleri sıralamak gerekiyor. Bunun için Yahudilerin yaptığı gibi çölle ilişkiyi kesecek tedbirlerle toprak üzerine organik oluşumları yerleştirmek bir çözüm olabilir. Sıcağı seven ve organik sirkülasyonu kuvvetlendirecek çarelerle bu başkalaşım yaratılabilir gibi geliyor.

Üçüncüsü genetik becerimizle çölde yaşayabilecek bitki türlerini geliştirmek gerekiyor.

Dördüncüsü iklim kontrol yetenekleriyle bulutların ve yağmurun bu bölgelere yöneltilmesi gerekir diye düşünüyorum.

Beşincisi biraz daha zor bir yaklaşım olacak. Acaba magmanın çöllerdeki yaşamı senkronize edebilecek bir etkisi olabilir mi? Dünyanın oluşumunda bir yenileme faktörü olan yanardağların çöller bölgesine etkili olması düşünülebilir mi? Eğer bu mümkün olabilse çöllerin kendilerini yenileme yeteneği oluşabilirdi diye düşünülebilir.

Altıncısı; çöllerde suyu yoğunlaştırıcı ve ağaçları yada bitkileri yaşatacak oluşumu sağlayacak bir imkan yaratılamaz mı? Ben önceleri bu olasılık üzerinde duruyordum. Zira akla gelebilen en kolay yöntem bu olmaktadır. Ayrıca çöl ekosistemi içinde bir çeşit böceğin doğal yapısında olan sistematiği kullanmak mümkündür diye düşünülebilir. Buna ilave olarak bu böceğin çoğalmasını sağlayacak şartları geliştirebiliriz diye düşünülebilir.

d. Çöl ve Organik Dünya İlişkisi:

Organik dünyanın C-H-O elementleriyle etkileşim kurduğunu, çölde sadece hava ile O2 varlığı içinde bulunduğunu gözlemlememiz doğru olur. Diyelim ki karbonu da havadan temin etsin o halde hidrojen temelli büyük bir eksiklik var. Su hidrojen ve oksijenle birlikte temel bir organik dünya bileşiği olmaktadır.

Çölde var olan organik canlıların su ve sıcağa çare üreten özellikler geliştirmesi gerektiği açıktır. Okyanuslardan çöl coğrafyası hinderlandı analiz edilerek deniz suyu aktarımı, böylece oluşturulacak göllerle dahili bir havza oluşturulabileceği düşünülebilir. Hava akımı olasılıkları çerçevesinde su buharını bölgeye ulaştıracak kanallarda göz önüne alınabilir.

Çölde sıcaklık, su ve karbon ile toprağın uygunluğu muvacehesinde düşünsel bereket sağlanabileceği açıktır. Bu oluşumun her çöl bölgesinde kendine özgü bir mühendis – çevre tecrübesiyle ihtisaslaştırılması uygun olacaktır.

e. Alternatif Çareler:

Dünya iklim realitesini göz önünde tutarak özellikle çölleşmeye karşı organik ekoloji dizaynı açısından düşünsel çareler geliştirmek gerekir. Ben öyle zannediyorum ki silisyum temelli duyarlılıklar bile düşünülmesi gereken konular olmalıdır. Karbon yerine silisyum, hidrojen yerine neden azot kullanarak bambaşka bir dünya gerçeği ortaya konulamasın?

Biz karbon duyarlı organik dünyanın öz enerji işlevselliğine dayandığını düşünebiliyoruz. Alternatif dünyaların insan canlılığına farklı alternatif oluşlar vermesinin mümkün olabileceğini düşünmeliyiz. Bu yaklaşım bile ne kadar çok alternatif olduğu hususunda bize düşünsel açılım verebilmektedir.

Eğer çöl hinderlandları emekle teşekkül oluşumlarına yöneltilirse muhakkak birçok etkileşim farklılaşacaktır. Dünyanın yaşayan hinderlandlarının topolojik özelliklerinin çok önemli olduğunu görebildiğimiz zaman kontrol olgularını daha iyi anlayabileceğiz.

2. AĞAÇLAR VE DİNAMİZM:

Meyve ağaçları mevsimsel saykıl ile yaşamsal davranışlar ortaya koymaktadırlar. Bu yıllık saykıl etkileşimini iklim ile bütünleştiren bir davranım ortaya çıkarmaktadır. Bu etkileşimin DNA kadar bitkilerin canlılık formasyonu veren doğalarında duyarlık taşıdığını düşündürmesi gerekir.

Ağaçlar bazında senkronize olan canlılığı canlılık sendromu adı altında tanımlayabiliriz. Bu durumda hücre temelli dokusal sistematiği yöneten bir oluşum disiplininin varlığını kabul etmiş olmaktayız. Ağacın ilk bahar yaklaşırken “su yürümesi” olarak adlandırılan zamanlama etkileşimini sanal olarak kontrol edebildiğimiz takdirde genetik ortamda sağlayabileceğimiz “büyüme” fonksiyonu ile bütünleştirebilirsek öyle sanıyorum ki ağaç saykılı üzerinde kontrol sağlayabilmemiz mümkün olabilecektir.

Bitki özünde tohum fonksiyonu canlılığın bereket ve çevre duyarlılığında bir gizli dünya oluşturduğunu göz ardı edemeyiz.

a. Genetik Oluşum Mantığı:

Ağaçları incelersek boyu, dalının nitelikleri, yaprağının özellikleri ve meyvesi itibarıyla çok özel bir duruşu yansıttıklarını görebiliriz. Bütün bu oluşumu bir meyve çekirdeği özüne yerleştirilen mantığının DNA formasyonu olduğunu biliyoruz. Hücre biyokimyasını ve fotosentezi daha dikkatli incelediğimiz takdirde hücre formasyon dinamiklerinde belirgin ipuçları bulabileceğimizi düşünüyorum. Meyve formasyonu bazında glikoz, mineraller – vitaminler ve bitkiye özgü etki unsurları çok anlamlı başkalıklar taşımaktadır. Ben şundan eminim ki gen etkileşimi yanında bitki tipine özgü biyokimya formasyonu organik bir doğaya sahip bulunmaktadır.

Canlılık sendromu disiplinini inceledikçe hücre – organizma bütünlüğü kapsamında ağacın çevre ve şartlarla etkileşimi doğası hakkında da birikime ihtiyacımızın olduğu anlaşılacaktır.

b. Kaktüs İşlevsel Duruşu:

Kaktüsün özellik yapılanması çöl ortamına uyum sağlayan nitelikler taşımaktadır. Böyle bakınca bize çöle uygunluk verecek mantığı da bu bitkilerin taşıması en doğal yaklaşımdır. Kaktüs doğası itibarıyla sıcağa ve su ihtiyacına çözüm bulmuş olmalıdır. Nitekim dikenler ile gövde dış yapısının buharlaşmaya karşı bir direnç yarattığını düşünebiliriz. Ayrıca suyu bulduğu zaman depolama yeteneği de çok önemsenmelidir. Böyle bir senkronizasyonun saykıl oluşumunu şartlara bağladığını böylece organizma olarak doğaya direnç gösteren oluşumları kazandığını görebiliriz.

Çölde meyve ağacı yetiştireceksek genetik anlamda kaktüs-hurma-muhtemelen elma uyarlılıklarıyla genetik denemeleri başlatmak gerekir. Bu üç bitki formasyonu çevre olgularıyla dengelenen bir bütünlüğü ortaya koyabilmelidir.

c. Meyve Ağacı Özellikleri:

Ağaçta yetişen meyvelerin birinci özelliği çok olmasına rağmen aynı zamanda ve benzer yapılanma içinde büyümeleridir. Bu husus ağacın kendine özgü olmayan bütün ağaçlar tarafından ortaya konulan çevre duyarlı bir zamanlama oluşturan özelliğe sahip olduklarını göstermektedir. Ağacın meyve oluşumu çiçek döllenmesine dayalı bir kurguyu yaratması çok özel bir yapı taşımalıdır.

Ağacın yetiştirilmesi bazında bir yaşlanma öyküsü taşıması da bir birikim dayanışması olduğu gerçeğini ortaya koymaktadır. Yıllara dayalı olarak gövdenin gelişmesi, dalların belirginleşmesi canlı sendromu açılımında organik bir dünyayı yansıtma ciheti verir. Yaprakların oluşma saykılları ile ağacın büyümesi arasında üretkenlik yeteneği veren olguları yaratması bir bütünlük anlayışı aramamız gerektiğini göstermektedir.

Her meyve ağacının yaprak ve çiçek dahil tüm niteliklerinin birbirinden farklı olması da incelenmesi gereken bir husustur.

d. Su ve Ağaç:

Kökleri vasıtasıyla toprağa tutunan ağacın topraktan su aldığı, bu oluşumun osmos duyarlılığı çerçevesinde açıklanmaya çalışıldığı bilinmektedir. Osmos olayı az yoğundan çok yoğuna oluşan bir geçişkenlik olarak anlaşılmaktadır. Bu gerçekte izahat isteyen bir oluşumdur. Ağacın köklerinden alınan suyun yapraklara iletilmesi bir hücresel etki taşımalıdır. Yani hücre geçirgenlikleri aşağıdan yulkarıya doğru bir fiziksel sebep üretmelidir.

Bitki hücrelerindeki selülozun hücreye bir duvar niteliği vermesi boşuna olamaz. Bu hem onun dik durmasını sağlamakta hem de su geçişkenliğini yapılandıran bir niteliğe neden olmasını sağlamaktadır. Bir ağacın canlı organizma işlevselliği gibi kendine özgü bir dolaşım yapılanması yaratması gerekir.

Ağaç aynı zamanda sahip olduğu suyu muhafaza etme yeteneğini oluşturduğu düşünülmelidir. Kaktüs örneğindeki olmasa da bir ağaç hücre yapısındaki suyu koruyucu nitelik göstermesi gerekir.

3. MUHTEMEL İMKANLARIMIZ:

Kuran mantığına göre bizim çok çeşitli ve çok beğenilen bir çok çeşit meyve üretebileceğimiz açıktır. Genetik çabalarla hem doğa şartlarını hem de meyvede ortaya çıkan vitamin – glikoz – diğer tat unsurları ve bitki doğası realitelerini anlayarak çözümleyebileceğimiz bugünkü beklentilerle mümkün görülmektedir.

Bilimsel backround ile teknolojik kabiliyetler zaman içinde bize çok daha fazla açıklama yaratacaktır. Organik doğanın vitamin üretmesi doğasını hala anlayabilmiş değiliz. Bu nedenle hücre biyokimyası açısından daha çok başlarda olduğumuzu düşünebiliriz.

Aceleci olmaya gerek yoktur. Bilim gördüğümüz gerçeklikleri zaman içinde daha detaylı anlamamıza olanak verecektir.

Çöllerin dünya yaşam alanı için katkılarını anlayabilirsek insan ihtiyaçlarıyla güneşin etkisi bazında senkronize olan hususları yorumlayarak kendimize çıkış yolu bulabileceğimizi düşünüyorum.

a. Çölleri Yaşam Alanına Çevirme İstekliliği:

Çöllerin genel bir atmosfer etkileşim kurgusu yarattıklarını biliyoruz. Eğer güneşin çöllere olan etkisini azaltabilirsek dünyadaki iklimsel olgular sakinleşecektir. Yani kasırgalar, tufanlar oluşmayacaktır. Böyle olunca hava hareketliliği azalacağından ılıman kuşak çemberi daha uygun iklim şartlarına dönüşecektir.

Eğer çöl hinderlandları incelenip gayretler hava yolu ile su buharı ulaşmasına dönüştürülürse kazanılacak potansiyeli tahayyül bile edemeyiz. Kuranda çok geçen “denizler tutuşturulduğunda” sözünün açılımı buharlaşarak atmosfere karışan su buharının sonucu ortaya çıkan bulutların kontrollü bir yapılanmayla insanlık bereketi çerçevesinde kullanılmasını gösteriyor olmalıdır. Böylece daha çok daha kapsamlı bir dünya içinde yaşayabileceğimizi düşünebiliriz. Sibirya ve Kanada çok geniş alanlarda yaşamdan nasibini alamayan bölgelere sahiptir. Dünyanın kutuplara yaklaşan bölümlerindeki iklim etkisini yöneterek dünya genelinde bir yaşam alanı bütünlüğü oluşturabileceğimizi düşünebiliriz.

b. Organik Denge Hususiyetleri:

Ağaçlar bulundukları ortama yaprakları – kökleri ve gövdeleriyle bir organik ekol yaratma özelliği katarlar. Bu oluşum toprağın gelişmesini ve özellik kazanmasını sağlamaktadır. Organik hayatın canlılığı perspektifinde böcekler – hayvanlar – bitki türleri gibi bir kompleks oluşum kattığını düşünmekteyiz.

Çöllerin kum yapılanması muvacehesinde organik kalıntılarla kendi doğasına anlam katabileceğini hesaplayabiliriz. İnsanların ve makine imkanlarının hedeflere yöneltilmesi böylece yaşamsal kurguya gerekli emeğin ve zamanın verilmesi önemsenmelidir.

Evet dünya insanoğlunun hayal gücünde senkronize olmuş kimliği bulmuştur. Ama gelecek perspektifinde yapabildiklerimiz halen çok basit işlevselliklerdir. Ben öyle sanıyorum ki 50 yıl içinde bilim alanları dünya gerçeklerini daha derinlemesine etkileyecek yaklaşımlara dönüşecektir.

c. İklim Olgusu Teşebbüsleri:

Dünya sistematiği içinde çöller etkileşim yarattığı gibi denizlerde kendi duruşlarını etkilemektedirler. Kutuplardaki buzulların erimesi bu alanlardaki buharlaşma potansiyelinin arttığını da göstermektedir. Böyle olunca litosfer yapılanması bize çok daha kuvvetli yağmur bulutlarıyla uğraşacağımızı ifade etmektedir. Bu bakış açısıyla dünya daha geniş potansiyelde ağaçlanma kurgusu yaratabilecektir.

İklim işlevselliğinde konu ettiğimiz hususların sahip olduğumuz litosfer topografyasıyla müşterek olarak değerlendirilmesi önem kazanacaktır. Çöllerin kurak sıcak doğası mutlaka organik çevrimle tanışmamız gerektiğini bize göstermektedir.

Denizlerle atmosferin müşterek mütalaasının yapılabilmesi mutlaka detayda etki yaratabilecek kabiliyetlerin oluşmasını sağlayacaktır. Meteoroloji deneyimleriyle topografya ve iklim düşüncelerini ortaklaşa değerlendirmek bize yol gösterici imkanlar verecektir.

d. Organik Birikim Etkenleri:

İnsan nüfusunun çoğalması dünya organik dengelerinde yeterlilik bazında bir farklılığı ön plana çıkarmaktadır. İnsan formasyonunda hem kirlilik hem de zararlılık bazında yaşamsal bir bozulma etkisi mevcuttur. İnsanlık bu kirliliği kullanılan enerji ile de yok etme etkisi oluşturduğunu görebilmektedir.

Şehirlerin çöplükleri bazında ne kadar büyük bir kirlenmeyi meydana getirdikleri ortadadır. Bu gerçeklerle organik sistematiği müşterek manada düşünmek gerekli olmalıdır. Ayrıca kanalizasyonlar ve arıtma tesisi realiteleri bilimsel manada ayrıştırıcı, doğayı etkileme şartlarının iyileştirilmesi önemsenecek hususlar olmaktadır.

Mütekamil hayatın zararlı çöpleri dünyanın başlı başına bir sorunu olmaktadır. Bu sahada alınması gereken tedbirlerin başında kimyasal başkalaşım formasyonları üzerinde çalışmak gerektiği hususu göz ardı edilmemelidir.

3 Eylül 2010 Cuma

Performans

0. BAŞLARKEN:

Performans ölçülmesi biraz karmaşık fakat mantıklı yaklaşımla anlaşılabilir kılınabilen bir oluşumdur. Performans ve etkinlik ölçüsü çalışmasını yaparken performans ölçülmesi bazında biraz teorik biraz da matematik düşünselliği ihtiyacı olduğunu düşünmüştüm. Bu nedenle gerek matematik gerekse istatistik analizlerle fonksiyonları daha anlaşılır kılacak geniş bir çalışmayı yapmak gerektiğini düşündüm.


1. DÜŞÜNSEL İZAHAT:

Organizasyonun her biriminin farklı bir işletim oluşumu vardır. Bu oluşum hem farklılığı hem de rasyonel duruş başkalığını yansıtır. Bizim bakış açımız bireysel veya organizasyon oluşumunda üretkenliği – verimliliği ve maliyeti zaman bazında fayda olarak ölçen bir sistematiğe ihtiyacımız olduğudur. Bu oluşum insanların beklenen veya planlanan duruşlarına daha berrak bir üretkenlik anlayışı getirecektir. Böylece insanların katkısı yanında teknolojinin berraklığı da anlaşılırlık kazanacaktır.

Yaşama erkine koyduğumuz bu bakış ve ölçü sistematiği hem insanların genel başarı duruşları hakkında bilgi türetilmesini sağlayacak hem de organizasyon bilincinde tekamül disiplini çok daha anlam kazanacaktır. Böylece insanlar pozitif katkıyı öğrenecekler ve kendi yönelişlerini motive eden bir ortam bulacaklardır.

a. Beklentiler:

Biz performans konusunda iki yöntem kullanmayı düşünmekteyiz. Birinci yöntem var olan üretkenliği veya verimliliği anlaşılır kılan objektif ölçüm yeteneği kullanmaktır. Bu yöntem öncelikle başarının ölçülmesinde kullanılacak olup böylece bizim realiteye uygunluk taşıyan bir anlayış üretmemizi sağlayacaktır. İkinci yöntem ise subjektif yani yargı sistematiği teknikleriyle ölçülen yöntemdir. Bu yöntemde ölçüm yapanlar tarafından ortaya konulan kanaatler kullanılacağından profesyonellik ve tarafsızlık önem kazanan bir işlevsellik ortaya koymaktadır.

İnsanların kanaatleri ve kullanılan ölçüm teknikleri bugünde genel sistematik için duyarlılık kazandırmaktadır. Dolayısıyla genel perspektif itibarıyla yeni ve anlaşılmayacak bir taraf bulunmamaktadır. Önemli olan uygulama açısından zamanla insanlığa kazandıracaklarının büyük olacağının görülmesidir.

b. Matematik ve İstatistik:

Matematik fonksiyon bazında işlevselliği anlamamıza yardımcı olan ana unsurdur. Biz aynı zamanda oluşumların realize fonksiyonlarını da kullanmak istiyoruz. Bu yaklaşım bize yaşam dağılımlarını izleme ve sistemi ya da bireyi daha detayda analiz etmek etkinliği verecektir. İstatistik bir anlamda yaşam değişkenlerini anlamamıza olanak verecek teknikleri verebilir. Tek başına istatistik bile bize ortalama değer, standart sapma gibi realizasyon formasyonu hakkında bilgi verebilmektedir. Dolayısıyla sistem bazında profesyonel bir analiz yaklaşımı oluşturulması ve bunun için gerekli bilginin toplanması gerekecektir.

Zaman içinde performans olgusu elde edilen verilerle n boyutlu uzayda optimizasyon olgularıyla açıklanan detaylar üretecek böylece sistemlerin – kurumların başarma realitesi daha kapsamlı yönlendirilebilir duruma gelinecektir.

c. Fonksiyonlar ve Olasılıklar:

Performans duyarlı analiz teknikleri geliştikçe fonksiyonel olarak sisteme bakış açımız gelişecektir. Bu etkenler bize daha detaylı anlamda sistemi analiz etme becerisi verecektir. Bunları kullanarak gelecek perspektifinde olabilirlikleri görebilmek, böylece daha anlamlı beklentiler türetmemize ortam yaratabilecektir.

Hayatı olasılıklar perspektifinde görebilmek daha tutarlı ve daha anlamlı beklentilerle muhatap olmayı yaratacaktır. Unutmamak gerekir ki organizasyon detaylarındaki analiz etkisi bize ilk etapta kanser olan kişi veya oluşları bulabilme becerisi verebilecektir. Böylece basit optimizasyon tercihleriyle bile sistemlerin performansı katlanarak iyileşecektir. Performans etkinlik açısından rasyonalizasyonun temel yaklaşım disiplinini yaratacaktır.


d. Optimizasyon Yaklaşımları:

Doğrusal programlama fonksiyon – bağımlılık ve hedeflere dengelenen bir çözüm optimizasyonu sağlar. Bilgisayar yardımıyla öyle zannediyorum ki doğrusal olmayan fonksiyonlarla da çalıştırılarak optimize yapabilme olasılıkları olmalıdır. Doğrusal programlamanın kesişim noktaları arama tekniğini doğrusal olmayan fonksiyonlarda belli fonksiyonlarla işletebilmek ve bu yapıyı anlaşılır kılmak bence mümkündür.

Optimizasyon; değişkenlerin ortaya koyduğu kısıtlarla dengelenen bir oluş mantığını sorgulamamızı sağlar. Böyle olunca fonksiyonları anlamlı kılmak ve değişkenlerin “hayat dağılımlarını” analiz etmek çok daha derin algılama avantajı yaratacaktır. Kuantum düşünselliğini bu alanda da kullanabilmek gerekir diye düşünüyorum.

e. Pratik Ölçüm Bakışı:

Bir sistemin detaylardaki derinliği mutlaka anlamlıdır. Ancak bu derinliği kademelendirmek onun anlaşılabilirliğini kolaylaştıracaktır. Böylece insanlar performans mantığını kullanabilir şekle sokacaklardır.

Değişkenlerin müşterek etki sunmaları da bir değişik disiplin ortaya koyar. Bu durumda analizin anlam bütünlüğü kaybolmadığı halde pratik bir denge kurulmasını sağlayabilecektir.

Ben bir sisteme onun faydaları ve zararları gözlüğü ile bakılabileceğini biliyorum. Sadece bu bakış açısı bile karar vermeye oldukça fazla katkı sağlayabilmektedir. Unutmamak gerekir ki rasyonalizasyon çok derinlik taşıyabilecek bir yaklaşımdır. Bu derinlik sürekli gelişen bir mantığı ve yenilenen bir zamanı yaratabilmektedir.

f. Anlama ve Sorgulama:

Performansı bireysel anlamda diplomalar belirgin kılar. Ancak bireyin etkinliği diploma ile yeknesak değildir. Zira bazı kişiler hayatla eğitimi müşterek başarabilecek özellik taşımazlar. O halde eğitimle hayat birbirine yaklaştırıldığı takdirde insanlar daha kolay kendilerini tanıyabileceklerdir.

Eğitimin başından itibaren çocuklar sistematik anlamda başarı odaklı çabaya alıştırılırlarsa aslında çocukların çok daha başarılı olabilmeleri mümkün hale gelebilir. Zor olan bireyleri yönlendirmeden eğitmektir. Çalışmayı bilmeyen bir aile çocuğuna çalışmayı öğretebilir mi?

İnsanlar sistemlerin detayları yanında işlevsel oluşlarını algılayabildikleri zaman sorgulama da ortaya çıkacaktır. Bu nedenle “sur” üflemeleri mantığı hak ve performans anlamlarına yaklaştırmaktadır.

2. BİREYSEL PERFORMANS DÜŞÜNCESİ:

Yakın çağ bireyi boş geçen zaman yerine fabrikada işçi yapmış, böylece çalışmanın ekonomisi doğmuştur. Bilgi çağı biraz daha insana yakışır şekil oluşturmuştur. İleri teknoloji ve teknoloji – bilim üretkenliği insanın daha iyi eğitilmesi gereğini ortaya koymuştur. Entelektüel kimlik ise dünyada olup biten her şeyi yorumlayabilen kişilik ortaya çıkarmıştır.

Biz insanın zamanının kendisi için kıymetli olduğunu bilenlerdeniz. Bu durumda bilgi çağı ve sonrası dinamiklerinde zamanı üretken kullanmayı öğrenmeyi benimsemeliyiz. İşte bu nedenle bireysel performansı öncelikli olarak görmekteyiz. Kurumsal duruş nasıl bir ihtisas birikimini öngörüyorsa bireysel duruşun meslek bölümü bu veçheyle kendine tazeleme – yenileme perspektifi koymak zorundadır. Ayrıca insanın gazete okuması güncel duruş kimliği yaratması da önemlidir. Sosyalizasyon olgularını bu yönüyle anlamlı kılmak gerekecektir.

a. Zaman – Anlama – Yorumlama:

İnsanın bir ihtisas sahasını yeterli düzeyde anlayabilmesi kolay değildir. Eğitim perspektifine bakarsak matematik temelli bir birikim ne kadar uzun bir eğitim süreci istemektedir. Aynı oluşumlar tarih – biyoloji gibi diğer alanlarda da önemlidir.

İnsan zekası sezgi üzerine hareket eder. Bu sezgiyi merak ve istek yönetir. İnsanın azim ve iradesi beyin tarafından yönetildiğine göre insan dikkatini toplamayı, dikkati ile fark etmeyi öğrenmeyi ve bunları yöneten bir strateji ile zamanı kullanmayı alışkanlık haline getirebilmelidir. Bu alışkanlık yönetilebildiği ölçüde insanların gerçekten tekamülüne ortam hazırlanmış olabilir.

Bir ihtisas alanını öğrenmek mutlaka kılavuz gerektirir. Bunun içinde öğretici dokümanların geliştirilmesi ve bunların etkinliklerinin arttırılması önemsenmelidir. Amaç insanlığı fayda perspektifinde üretken değerlere ulaştırmaktır.

b. Birikim Olgusu:

Benim yazdıklarımı değerli ama anlaşılması zor buluyorlar. Nedeni şu; ben laf salatası yapmıyorum. Böyle olunca okuyucu pür dikkat yazılanlara konsantre olmak zorunda. Eğer böyle bir alışkanlığı yoksa yetersizliği kendisinde arayacaktır.

Bir ihtisasın derinlik ölçüsü olmalıdır. Nasıl bir enstrümanı çalmaya başlayan kişi daha kolay parçaları öğrenerek kendini yetiştiriyorsa bu her ihtisas için bu şekilde görülmelidir. Sadece birikim perspektifine uyumlu yan elemanların yaratılması önemlidir. Doğru dürüst bir tıp kitabı var mıydı? Lise seviyesinde birinin okuyup anlayabileceği bir yardımcı unsur artık var. Böylece benim yazdığım bilimsel perspektifin temelini ortaya koymuştur. İnsanlar bu ortaklıktan kendi ihtisaslarını daha kolay konuşulabilir hale getireceklerdir. Böylece birikim tekamül yaratabilir duruma gelecektir.

c. Stratejik Hedef ve Performans:

Dinlerin “dua” kapsamında ortaya koydukları, bizim insanın gelecek perspektifi bilinci olarak ele aldığımız oluşum insana beklenti ve emek olgularını bütünleştiren bir bilinç vermektedir. Bunun tanrı ile ilişkisi mutlaka vardır ama benim savunduğum bu beklentiyi insanın yaratacağı şeklindedir. Başardıkça “tanrıya şükretmek” bir nevi insanın zaferini kutlaması anlamını taşır. Unutmamak gerekir ki her birey taşıdığı ruh ile tanrının bir parçası haline gelmektedir.

Performansı düşünürken stratejik hedefe olan fayda katkısını ele almak gerekir. Böyle bakınca hedeflerle emek arasında bir ilişki olduğu görülecektir. Bu ilişkiyi anlamlı bulmak ve buna yönelmek hayatın bir anlamda tadı tuzu olmaktadır.

Beceriyi önemsemek, buna yönelmek ve bunu başarmak performans açılımının tezahürü olarak algılanmalıdır. Görevimiz zamanı kendimize işletmek olarak düşünülmelidir.

d. Politik Duruşun Performans Açılımı:

İnsanın kendini görmek istediği davranış bütünlüğüne politik duruş dememiz gerekir. Bu duruşu hazmetmek, başarmak ve geliştirmek insanın elindedir. Eğitim nasıl bir ihtisas ve yetenek ölçüsü veriyorsa hayat teşebbüsleri de bu kapsamda birer çoğalım oluşu yaratmaktadır. Zamanı birikim olan etkisi ile düşünebilmek ve bunu fayda perspektifinde ele almak günlük faaliyetlerimize renk katan oluşumları meydana getirir.

Seçeceğimiz yöneliş ve çalışmalar bize bir nevi duruş etkisi verecektir. Sosyalizasyon olgularını bu nevi etkilerle kişiliklendirmek performans olgusuyla bütünleşen tekamül perspektifini ortaya koyar ki aradığımız zaten budur. İnsan ve zaman geleceği planlayabildiği ölçüde ahenkli ve dengeli kişilik oluşumu yaratacaktır.

e. Düşünsel Bereket ve Performans:

İnsanın konuşması onun düşünsel kimlik kazanmasının önemli bir parçasını oluşturur. Bu bakış açısıyla sosyalizasyon bilincini ve rasyonalizasyon oluşumunu açıkladık. İnsan kendi düşünsel bereketini savunduğu fikirlere olan nüfusu ile yaratmaktadır. Eğer bu davranışı anlamlı kılacak sebepleri üretebiliyorsak bunun gelecek ile ilişkisini daha kolay yönetebiliriz. Bu durumda insan düşünsel kavramlarını kendi tarzı ile bütünleştirmek bakımından çaba içinde olmalıdır. Bu çaba onun performansını yaratacak ve kendi ile gurur duymasını sağlayacaktır.

İnsanlar arası ilişkileri geliştirmek bunların duygularla bütünleşmesini sağlamak sadece ve sadece teşebbüs olgularıyla gerçekleşebilir. Teşebbüs ise bir anlamda yaşamsal duruşa anlam katan fayda olmaktadır.

f. Öğrenme ve Derinlik yada İhtisas:

Her insanın hayatla ilgili olgulara karşı bir bakış disiplini olmalıdır. Her ne kadar genel sistematik yaklaşım insanın kendi seçtiği sahada ihtisaslaşması olsa da hayatı kendi itibarıyla bütünleştirmek kendi yöneliş disiplinine bir anlam katacaktır.

İnsan öğrenme olgusunu eğitim sürecinde kazanmaktadır. Böylece dünyanın anlaşılabilirliği ve bireyin kendi duruş disiplinini yaratması mümkün hale gelebilmektedir.

Öğrenme nasıl bir dikkat gerektiriyorsa konunun detaylardaki püf noktaları da bu anlama düzeyinin bir açılımı olmaktadır. İnsan kendi ihtisasını önemserken aynı zamanda diğer açılımlar hakkında da tutarlı olmayı önemseyecektir. Böylece hem kendi duruşu hem de ihtisasına olan saygısı gelişecektir.

g. Üretkenlik – Verimlilik Olguları:

Bireysel oluşumu yönetmek zaman ve günlük uygulamalar bazında ilginin oluşması ve gerçekleme yönelişi açısından okunan kitap – seyredilen film – düşünülen konular hep üretkenlik veçhesi içinde anlaşılmalıdır. İnsanın verimliliği yöneliş olgularında sağladığı gerçekçi birikimle ortaya çıkacaktır.

Bireysel manada üretkenliği kazanılan veya ortaya konulan becerilerle bütünleştirmek gerekir. Bu oluşumları insan kendi yöneliş disiplininde kendini anlamak veçhesiyle canlı tutabilir. İnsanların hayatla bütünleşmesini önemseyen ADN çalışmaları bir düşünsel oluşuma zemin hazırlayacak şekilde oluşturulmuştur. Bunların detaylarla bütünleşmesi insanın kendi becerisinin gerçekçi bir oluşum çizgisi olmaktadır.

h. Zaman Disiplini ve Performans:

İnsana sunulan ihtisas olguları kişilik kazandıkça insan kendi duyarlılıklarını anlamlı kılacaktır. İnsanlık tarihi ve sosyoloji bir anlamda kendi zamanını anlama niteliği yaratabilmelidir. Bugünü kullanabilme olgusu zaman disiplini kazanmakla mümkündür. O halde insan bireysel oluşumunu kendi ayıracağı zaman içinde realize edecektir.

Okulların bu anlamda zorunlu bir birikim ortamı oldukları ve bunların günlük açılımda insana vermek istediklerinin bir anlamı olması gerektiği göz ardı edilmemelidir.

Zamanını kendine fayda olarak realize edebilmek tekamül yasası olacak şekilde algılanmalıdır. Bir gününü fayda nispetinde anlaşılır olarak ortaya çıkarmak insanın kendine olan güven duygusunu realize eden sonuç doğuracağı unutulmamalıdır.

3. İŞLEMSEL TUTARLILIK ANALİZİ:

Performansı hayatla bütünleştirmek; zaman, maliyet, emek ve ihtisas duyarlılıklarını görebilmekle mümkündür. Üretkenlik bazında düşünülen hususları fayda ile bütünleştirmek en doğrusudur. Bireyin hedefleriyle bütünleşen emeğini birikim bazında görebilmek, bunun rasyonel olgusunu anlayabilmek gerekir.

Performans başlangıç olarak subjektif bakışla değerlendirilse bile bir mesaj bir ölçü gösterecektir. Böylece insanlar zamanın pozitif getirisi hakkında bilgi sahibi olabileceklerdir. Performans tasarlanan etkinlik değildir. Performans işlevsel oluşumun gerçek bakış altında bir ölçü ile tanımlanmasıdır. 0-1 arasında olabileceği gibi 0-100 arasında da olabilir. Böylece insanlar işlevselliğin başarısını anlayabilecek duruma geleceklerdir.

Bir arabanın performansı kullandığı yakıt miktarıyla veya yıllık işletim şartlarıyla anlaşılırlık kazanabilir. Bu nedenle sadece bir çeşit performans olacak diye de bir kural yoktur.

a. Örgütlenme Olguları Sentezi:

Bir kurumun bir birimi beklenen fayda bazında tesis edilir. Bu faydayı tanımlamak ve bunun zaman boyutundaki etkinliğini anlaşılır kılmak önemlidir. Eğer bu birim cari işlemler bakımından çalışıyorsa kişi başına fayda veya kapasite kapsamında faydalı bir ölçü olabilir.

Hiçbir işlevsel oluş gayesiz veya nedensiz teşkil edilmez. Bir esnafın performans olgularını öncelikle kazandığı para belirler. Bunun gerçekçi boyutunu görmek bir iktisat bilgisi örneğidir. Bu nedenle her kuruluş veya teşkilat kendi stratejik hedefi doğrultusunda ortaya çıkardığı etkiyi bilebilmeli ve bunu tekamül ettirecek rasyonalite üzerine kafa yormalıdır. Bu yapılmazsa çalışmayan hatta sömüren safralar oluşur ki bu istenmeyen bir durum olup genellikle sistemin çürümesine yardımcı olurlar. Sadece bu düşünce bile rasyonel davranmanın özünü teşkil eder.



b. İhtisasın Zaman Verimliliği:

Kurumların teşkilatlanmasında ihtiyaç duyulan ihtisas sahaları kendi tutarlılıklarını kanıtlamak bakımından geleceği yöneten bir işlevsel duruş sergilerler. Bu duruşu zaman içinde geliştirmek olduğu kadar rasyonalitesini arttırmakta önemsenir. Böyle olunca insanlar kendi bireysel olgularını anlamlı kılacak yönelişi belirleyebilirler.

Unutmamak gerekir ki ihtisas vazgeçilmezliğin ve bireye bağımlılığın anahtarı durumundadır. Bu oluşları motive etmek, primlendirmek, bireysel değerlendirme teknikleri uygulamak hep faydalı ve performansı etkileyecek olan hususlardır. Bilinmelidir ki gereklilik – önemseme – başarı – azim hep performansın tanımlanmasına dayanak teşkil etmektedir. Bizim maksadımız ölçümlü anlaşılırlıktır ki bu bizim sistemleri algılamamıza olanak verecektir.

c. İş ve İşlem:

Nasıl görev kapsamı belirlenebiliyorsa iş kapsamı da belirlenebilir. Yapılan işlemleri sıralamak, bunları zaman ve kalite bazında ölçülebilir kılmak, iş performansını ölçmeye yardımcı olacaktır.

İş anlaşılır kalıba sokulunca bunun realitesi daha kolay telafuz edilebilecektir. Amacımız insanın katkısıyla doğan üretkenliği ve faydayı görebilmek aynı zamanda teknolojinin yarattığı gerçekliği anlayabilmektir.

Mesela maden ocakları ile ilgili performans düşünülürken emniyet tedbirleri açısından da değerlendirme olabilmelidir. Böylece risk değerleri ortaya çıkacak ve performans bir başka boyut kazanacaktır. Her işin kendine özgü bir yeterlilik marjı olmalıdır. Gerekli insan gücünün kalitesi de bir anlamda performans anlaşılırlığı ile ilgili olmak zorundadır.

d. Başarı – Başarma ve Görev:

İş ve işlem anlaşılırlık kazanınca bunu başaracak insan fonksiyonunu tanımlamak kolaylaşacaktır. Bugün yaygın olarak görev analizi kapsamında uygulamalardan edinilen bir tecrübe mevcuttur. Sadece iş ve işlem bazında tanımlamalar ölçülebilir nitelikte konuşulmadığından bireyin görev etkinliği konusunda değerlendirme yapabilmek mümkün olamamaktadır. Dolayısıyla görevi insanın başarısı kapsamında anlaşılır kılmadan iş kapsamındaki performans yaklaşımı üretilemez. Bu aynı zamanda bir kapasite olgusu da yaratacaktır ki performans daha anlaşılır bir boyuta ulaşacaktır.

Bireyin başarı güdümü onun eğitim ve bireysel değerleriyle ilişkili olacağından topyekun fayda ekseninde ki olguları zaman bazında analiz edebilmek belki de zamanla mümkün duruma gelebilecektir.

e. Hayatı Renklendiren Duruş Kimliği:

İnsanın eğitim ve entelektüel duruşu hem iş performansının hem de gerekli inisiyatif olgularının kaçınılmaz etkileşim unsuru olmaktadır. İnsanların topyekun hareket kabiliyetleri onların başta düşünsel bereketleriyle yakından ilişkili olmaktadır. Hele bilgi toplumu işlevsellikleri altında gerekli hususlar düşünüldüğünde insanın etkisi daha net anlaşılırlık kazanmaktadır.

İnsan hayatını özel yapan değerlerle ilgili olarak yaşam performans düşüncesi insanlara daha aktif perspektif verebilir. Böylece insan kendi yöneliş bereketini daha anlamlı yapabilir duruma gelebilir. Bu tarz etkileşimler ekonominin belli sektörel hareketliliğini de etkileyeceğinden insan hayatı daha anlamlı bir yapıya ulaştırılabilir. Böyle bakınca hayatın anlam ve mutluluğu daha kapsamlı bir anlatımla buluşabilecektir.

4. KÜÇÜK İŞLETME PERFORMANSI:

1980 lerde ABD eğitimindeyken komünist bloğun para ile etkileşimi olmayan bir realitesine bir profesör dikkat çekmişti. Dolayısıyla karlılık – fayda gibi olgular anlaşılır ölçü olmaktadırlar. Ancak şu da bir gerçek ki toplum içinde gereklilik bakımından ilgi çekemeyen kuruluşların yaşama şansı olmamaktadır.

Küçük esnaf için birinci husus gereklilik olmalıdır. Bunun faydasını yöneten bir yönlendirmeye gereksinim vardır. İkinci husus tabii ki karlılık duruşudur. Bir berber eğer kendi hayatiyetini karşılayamıyorsa mutlaka bir süre sonra vazgeçecektir. Üçüncü husus kalite bereketidir. Dördüncü husus rasyonalite olmaktadır.

Bu bileşke dahilinde performansı gelen müşteri veya karlılık olarak algılamak doğru olacaktır.

a. Birliktelik Realitesi:

Bir bayinin çalışma ortamını genel kurallarla belirten rasyonalitesi ile bağdaşmayan iş – işçi duruşu ortaya çıkarmaktadır. Dükkan sahibi tercihleriyle belki aslan payına ulaşacaktır ama birlikte çalıştıklarını da bu paya ortak etmesini bilebilmelidir. Dükkan 100 kazanırken işçisine 1 pay vermeyi çok görüyorsa bu adil bir çalışma ortamı değildir. Asgari ücretten insanları çalıştırmak belki rasyonel gibi görülüyor ama emeğin motivasyonu realitesiyle uyuşmayan bir sonucu ortaya çıkarmaktadır.

İşletme mutlaka kendi realitesini birlikte olduklarıyla dengeleyebilmeli ve bunu önemseyen yönelişleri desteklemelidir. İşçisi yaya gezen bir patronun son model arabayla dolaşması mantıklı bir toplumsal duruş olamaz.

b. Liderlik – İrade:

Teşebbüs çok değerli bir oluşumdur. Bunu kendi tecrübe ve yönelişiyle insanın ortaya koyduğunu düşünebiliriz. Ama rasyonel sermaye oluşum yolları olmadığı gibi örgütlü ekonomik yönelişler de adil değildir. Bu durumda köşeyi kapan uyanıklar lidermiş gibi parsayı toplamaktadırlar. Bunun Yahudilerden öğrenilecek yöntemlerle geliştirilmesi gerekir. Bunun özü de bireye yol gösterecek ve cesaret verecek örgütsel imkanlarla gerçekleşebileceğini unutmamak gerekir.

İnsanlar kabiliyetleri – başarı perspektifi altında anlamlı kılmayı öğrendiklerinde daha anlamlı ölçüler yaracaklardır. Bugün ortaya çıkan durumda gerçek anlamda uyanıklar parayı toplamakta bunların sosyal yansımaları ise fayda üretememektedir. Bunun zamanla gelişmesini sağlayacak oluşumlar gerçekleştirilmelidir.

c. Üretkenliğin Realitesi:

Bir küçük işletme sahip olduğu teknoloji imkanlarıyla, çalışan ekibiyle hammadde – enerji – işçilik – pazarlama oluşlarıyla dengelenen bir gerçekliği ortaya koymaktadır. Maliyet dengesinde yatırım ve amortisman olguları da düşünüldüğünde ne kadar kapsamlı bir oluşa sahip olduğunu görebilmekteyiz.

Bir üretkenliğin ana sorunu pazarlama gerçeğidir. Bugün ortaya çıkan lojistik beceriler muvacehesinde alışveriş merkezleri ve süpermarketlerin bu açıdan önemli bir kolaylık sağladığını düşünebiliriz. O zaman üretkenlik lojistik oluşlarla iletişimli ve örgütlü yaklaşımla dengeli bir birlikteliği ortaya koymaktadır. Böylece insanlar hem daha ucuza hem de daha kaliteli ürünlerle buluşabilmektedir. O halde gelecek realitesini Batının çözdüğü örgütlenme örneklemesi ile anlamlı kılmak gerekir.

d. Bir Küçük Üretim Realite Analizi:

Bir küçük ölçekli üretim merkezinin performansı kapasite ve yeterlilik ekseninde değerlendirilebilir. Yeterliliği rasyonalite ortaya koyacaktır. Dolayısıyla üretkenlik kendi gerekliliğinde ortaya çıkmalı ve bunun rasyonel üretim şartları uygun olmalıdır. Bunun mantıklı bir işlevselliği zaman içinde otomasyonla yaratılacaktır. O zaman zaten hesaplamalar rasyonaliteyi mutlaka sağlayabilecektir.

Bakım – tutum – karlılık - maliyetler hep işletmenin dikkatini çeken hususlardır. Mega şirketlerin kendi bünyelerine topladığı üretkenlikler küçük işletmelerin sektörel dağılımını kısıtlayacak olsa da zamanla kendi tutarlılıklarını ortaya koymayı öğreneceklerdir.

Otomasyon – robot gerçeği hep geleceğin realiteleridir. Eğer enerji sorununu da halledip, genetik berekette kapsam içine alınırsa eminim ki dünya cennete döner.

e. Performans Açılımı:

Bir küçük işletmenin realitesi sahibine sağladığı yaşam standardıdır. Böyle bakınca karlılığı sağlayan ortamın, sahibinin emeğinin veya sermayenin bereketinin bir ölçü olarak ortaya bir anlam yüklemesi gerekir.

Bu kapsamda şanslı ve karlı işletme A performans, idare eder statü taşıyan işletme B performans, zarar eden işletme ise C performans ile kategorilendirilebilir. Böylece halk esnafı yakından anlayabilme imkanı bulacaktır. Ben şahsen A performans olmak için can atarım ve bu statüde olan işletmeden alışveriş yaparım. Rasyonel olan kaliteden ödün vermeyen gibi değerlerle bütünleşirse sistem ve müteşebbis kendi durumunu daha iyi anlayabilir ve bunu tekamül eden duruma sokabilir.

5. ORTA ÖLÇEKLİ BİR İŞLETME PERFORMANSI:

Yaklaşık 50-100 personel istihdam eden bir üretim – ihtisas – teşekkül için bu bölüm düşünülmüştür. Böyle bir merkez öncelikle teknolojik duruşunu iyi belirlemelidir. Bundan sonra rasyonel üretkenlik anlayışına sahip olmalı ve performans değerlerini kalite – uygunluk – başarı değerlerine oturtmalıdır.

Amaç otomasyon olmakla beraber pazarlama – piyasa uygunluğu – dünya alternatif dengeleri gibi oluşumlarla ilişkili şekilde değerlendirilebilmelidir. Bu teşkillerin yerel manada kendilerini – çalışanlarını ve fayda yönelişlerini anlamlı kılacak yapılanma oluşturmaları önemlidir. Yani rekabet – sermaye uygunluğu – işletme becerisi – kullanılan teknoloji anlamlı bir nitelik içinde görülmelidir. Halk performans mantığını anladıkça firma veya teşkillerin önemsenmesini öğrenecek ve böylece etki oluşumu belirgin hale gelecektir.

a. İhtisas Bölümü Verimliliği:

Orta ölçekli bir teşkil mutlaka ihtisas alanına uygun mühendislik – ustalık tercihlerine uygun bir yapılanmaya sahip olmalıdır. Bu oluşum özellikle kalite beklentisinde sistem işlevselliğine katkı yapacaktır.

İhtisas birey başarısını göstermekle beraber ekip sistematiğini de kullanabilir bir husus arzeder. O zaman sistem kendi tutarlılığını dünya değerleriyle anlamlı kılacak bir düşünselliği taşımak zorunda olmalıdır. Bu oluşum teşkilin gelecek stratejilerini oluşturma bakımından da önemlidir.

Aynı branş içinde diğer teşkillerden irtibat sağlanması ve böylece AR-GE ihtiyaçlarının belli merkezlere yansıtılması gelişim ve kalite açısından önem taşıyacaktır. Bunun topyekun oluşumlara da yön verebileceğini düşünebilmeliyiz.

b. Zaman Disiplini Duyarlılıkları:

Zaman disiplini denince bir günlük çalışma programı, birde stratejik değerlendirme yaklaşımı programı anlaşılmalıdır. Bir iş kolunda işletme mutlaka dünya teknoloji trendleriyle yakından ilişkili olmalıdır. Ayrıca ihtisas dengelerinde yetişmiş personel ayrıcalıklarını da takip edebilmelidir. Özellikle işletme rasyonalizasyonu açısından çalışanların motive edilmeleri yanında onların bireysel gelişimlerini sağlayacak tedbirlerin oluşturulması önemsenmelidir. Böylece çalışanlar sisteme daha anlamlı şekilde katkıda bulunmayı önemseyeceklerdir.

İnsanların bireysel gayretleriyle zaman duyarlılıklarını kabullenmeleri, kendilerini işe severek adamaları, üretkenliği etkileyecek tedbirleri üretmeleri önemsenmelidir.

c. Üretkenlik – Verimlilik Realitesi:

İnsanların ihtisasla kazandıkları husus duruma yorum katabilme realitesidir. Böylece ne yapılacağını bilen bir formasyon oluşacaktır. Orta ölçekli bir işletme fertlerin bireysel ve kolektif etkileşim unsurlarını yönetecek bir duyarlılık yaratması gerekir. Bunu zamanla motivasyon – işletim gibi konuları uzmanlık olarak gören bireyler yönlendirecektir. İşletme üretmek için vardır ve bunun değeri pazarlama – maliyet ve tabii ki arz – talep fonksiyonlarıyla belirginlik kazanmaktadır.

Ekonomiyi etkileyen faktörleri iyi analiz etmeden üretim merkezleri kurmak zorluklarla karşılaşılan durumu yaratır. Dolayısıyla tüketim örgütlenmesi ürünün gerçekleriyle uyumlu bir yapılanmayı gerekli göstermektedir.

d. Zaman – Birikim – Üretim:

Bir işletme Yakın çağ gerçeklerinde kapasite – sermaye ve durağan teknoloji mantığı ile oluşturulmuştur. Bugün etkileşim çok fazla karmaşıktır. Piyasa – gelişen teknoloji – işletim formasyonunun verimliliği gibi çok daha karmaşık oluşumlar gündemdedir. Bu nedenle zamanı üretkenlik realitesinde duyarlı kılmak gerekir. Bu yaklaşım politik – diplomatik ve stratejik etkileşim olgularını anlaşılır kılacak oluşumları göz önünde tutmak gerektiğini göstermektedir.

Birikim insanların tecrübeleri ve dikkatleriyle bütünleşen bir eksen yaratır. Bunu işletmenin doğasına aktarmak örgütlenme realitesi olarak görülmelidir. Amaç üretimin kalitesi ve kapasitenin kullanım dengelerini uyumlu ayarlamaktır. Bu da piyasayı iyi analiz etmekle bütünleşmeyi zorunlu kılar.

e. Performans Olgusu Realitesi:

Dünya bu tip işletim örgütleri için teknoloji duyarlılığı – otomasyon olgusu – üretkenlik realitesi gibi somuta yakın anlaşılırlıkları belirginleştiren bir duruş yaratmalı ve bunu kullanarak halkın duyarlı olmasını sağlamalıdır.

Böyle olursa A performans işlevi son teknoloji – uygun otomasyon ve yeterli rasyonalizasyonla çalışma ortamını anlatmalıdır. B performans işlevi bu yapılanmanın güncelliği tartışmalı konumu olarak kullanılmalıdır. C performansı ise rasyonalitesi kaybolmuş işletim örgütlenmesini anlatmalıdır.

Genel mantık duyarlılık anlamında anlaşılırlık yaratmayı amaçlayacaktır. Böylece insanlar kendilerine gelişen hedefleri muteber kılacaklardır.

6. BÜYÜK ÖLÇEKLİ SEKTÖR DİSİPLİNİ:

Devletin kamu ve özel olarak oluşumuna özen gösterdiği sektörlerin gelişim – başarı – duruş yetenekleri bazında planlanmalı ve performans bazında değerlendirilebilmelidir. Böyle olursa öncelikle stratejik hedefler belirginlik kazanacak, gelişim ve kapasite açısından beklenen gelecek oluşacaktır.

Bu yapılanma öncelikle Devlet Planlama teşkilatının stratejik değerlendirmesi ile anlaşılırlık kazanabilir. Yeni sektörlerin oluşması, halkın sektöre uyarlanması, yetenek ve ihtisas oluşumu zamanı planlamakla mümkün olabilir. Hele otomasyonun ağırlık kazanması sektörlerin tekamül trendlerinde çok kapsamlı yenilenme ve etkileşim doğmasına neden olmaktadır. Bu durumda teknoloji ve bilim sektör duyarlılıklarıyla anlam ve araştırma geliştirme gayreti isteyecektir. Bunu görebilmek ve planlamak çok önemli görülmelidir.

a. Düşünsel Konsept Duruşu:

Sektörleri cemiyetleştirme yanında sektörün detaylarındaki ihtisası yönetecek bir stratejik planlamayı örgütsel manada ortaya koymak gerekir. Bence her sektör kendi stratejik tekamülünü bir stratejik öngörü kabiliyeti araştıran merkezde gerçekleştirmelidir. Böyle olursa siyasi partilere yol gösteren devletin imkanlarıyla anlam kazanan bir yetenek ortaya çıkacaktır.

Montesquio halkın yönetsel bereketini hem eksik hem de örgütsel detayda görememiştir. Bu dönemin realitesi halkın yönetselliği kabul etmesi için düşünülen görüntü üzerinde tezahür etmiştir. Nitekim 20. yy gizli örgütlerin aktif etkilerinin realitesinde Altın çağa yönelişi harekete geçirmiştir. Şimdi biliyoruz ki tekamül ve refah olgularıyla hak ediş dengeleri halkın gayretine dayalı canlılığı ortaya koyacaktır.

b. Hammadde – Yarı Mamul Madde:

Üretkenliğin esas çıkış noktasını hammadde meydana getirmektedir. Dolayısıyla dünya var olan kaynaklarının dengelenmesi ve bunlara dayalı tüketim mantığı harekete geçirilmelidir. Bu yapılanmanın zaman içinde belki de daha da limitsiz hale gelmesi mümkün olabilecektir.

Yarı mamul madde uyarlılığı özellikle otomotiv ve elektronik sektörlerinde çok anlamlı hale gelmiştir. Bu yapılanmaları hayata geçirmek bazen ortak yönelişleri de gerekli hale getirebilmektedir. Bu gerçekleri görerek planlamaları geliştirmek ve zamanı bu anlamda yönetmek önemli görülmelidir.

İnsanlığın lojistik kabiliyetlerinin ve yatırım olgularının rasyonalitesi önemli görülmelidir. İnsanlar ihtiyaçları kapsamında kendilerini gerçekçi görebilmelidirler.

c. Maliyet Perspektifi:

Bugün ekonomik üretkenliğin iş gücü isteyen bölümünü Çin ve uzak doğu üstlenmiş durumdadır. Böylece sanayileşme görüntüsü altında bu bölge dünya ekonomisine ucuzluk pompalamaktadır. Bu en azından belli bir süre sürdürülecektir. Anlaşılır kılınması gereken şudur ki halkları halklara hizmetkar kılan anlayış değişecek ve bu üretkenlikte anlamlı hale getirilecektir.

Özellikle ileri teknoloji sahalarında gerekli olan kalifiye iş gücü gerekliliğini dört grup etkinliğinde planlamak ve geliştirmek önemlidir. Evet milletler mukayese edilemeyecek kadar farklı dinamiklere sahip duruma getirilmiştir. Bunun gerçekçi nedenini anlaşılır görmek gerekir. Ancak geleceği medeniyet olguları ve bilgiyle belirginleştirmek en doğru yaklaşım olmalıdır. Biz eğitimi insanlığın bilimsel sağduyusu olarak görmekteyiz ve insanların buna yönelmesini vazgeçilmez olarak değerlendirmekteyiz.

d. Emek Yoğun Etkileşimi:

Son otuz senedir uygulanan ekonomi politikaları Batıyı uzak doğudan çok farklı hale getirmiş bulunmaktadır. Aslında Batı bölgesinin geleceği hazırlama yöneliş disiplinini anlamlı kabul etmeliyiz. Robot teknolojisiyle üretkenliği ve emeği bütünleştirmek insanlara farklılaşan bir geleceği hazırlamaktadır. Bunu realize edebilecek yönelişi planlamak ve gerçekleştirmek gerçekten çok önemli bir başarıdır.

Ben zaman zaman yakınsam da dünya insanlığının gerçekleştirdiği bu tekamülü takdir etmediğimi söyleyemem. Bu nedenle dünya oluşumlarını gerçekçi görebilmek gerekir. Ben boşlukla tekamül vasıflarını Latinlerin gerçekleştirdiğini, bu grubun insanlığı kullandığını ve bunun başka şekilde gerçekleştirilmesinin mümkün olmadığını görebiliyorum. Bu nedenle insanlığın geldiği seviyeyi benimde katkılarımla dengelemek işlevselliği önümüzdeki dönemde öncelik taşıyacaktır.

e. Performans Realitesi:

Bir ülkede belli bir sektörün performans göstergelerini teknoloji üretkenliği, kapasite oluşumu, insan gücü kalitesi, sermaye yeterliliği ve tüketim örgüsü açılarından değerlendirmek mümkündür. Böyle olunca A-B-C kategorilerindeki performans açılım trendle bütünleştirilerek değerlendirilebilir. Bizim istediğimiz bu performans olgularıyla anlaşılır bir ihtisaslaşma yönelişi yaratmak, yönetselliği anlaşılır kılmaktır.

Eğer firmalar hegemonyasında sektörel oluşumlar düşünülecekse bu milli politikalara yansıtılamaz. O halde halkla bütünleşme yaklaşımını öncelikle siyasi partiler gerçekleştirecektir. Öncelikleri ve yöneliş değerlerini anlaşılır kılamayan bir sistemin sektörleri geliştirmesi anlaşılır doğruluk taşıyamaz. Bu da Batı hegemonyasını yaşatmak olarak anlaşılacaktır.

f. Etkinlik Duyarlılıkları ve Ölçümü:

Ülkelerin mutlaka stratejileri gerçek durumlarından hedeflenen durumlara yönlendirilecektir. Böyle olabilmesi gayretin teksifinin anlaşılır kılınmasını zorunlu görmeyi gerektirir. Bizim yapmamız gereken halklara olgun ve saygın biçimde yaşam realitesi sağlamaktır. İnsanların oluşumları algılayabilmesi bile uzun yıllarda gerçekleşebilmektedir. Bugün internet ve bilgisayar olanaklarıyla ihtisasları belli bir yönelişle geliştirmek mümkün duruma gelinmiştir. Bu imkanlarla halkların tekamül olgularını dengelemek ve zaman içinde muktedir devletler yaratmak bizim amacımız olmaktadır.

Etkinlik; teşebbüs değerleriyle gerçekleme becerisi açıklığında fikir verebilecek bir gösterge olacaktır. Bu insanların gayret sarfedecekleri saha olarak kendilerine gösterilen yolu bulmalarını sağlayıcı bir nitelik taşıyacaktır.

7. BİR ŞEHRİN PERFORMANS KİMLİĞİ:

Bir şehrin kültür olgularıyla kabiliyetlerini anlaşılır kılabilmek önemli bir husustur. Bu etkileşimleri refahla bütünleştirmek ise daha detaylar üretilmesini zorunlu kılmaktadır. Bir şehrin refah örgüsünü; şehrin potansiyel zenginliği yanında refahın paylaşım disiplini ortaya koymaktadır. Bu bakış açısıyla zamanı yönetmek ve şehri gelişen kriteryalarla dengelemek önemsenmelidir. Halkın yerleşim – çalışma – yaşama standartlarıyla var olan durumun karşılaştırılması ve geleceğe yönelik değişim trendleri şehrin demografik olgularıyla mukayeseli olarak değerlendirilebilir. Böyle olunca şehrin görüntüsü dışında hem var oluş hem de gelecek hedefleri bazında bir realite anlaşılırlık kazanacaktır. İşte bizim insanlara göstermek istediğimiz budur. Böylece gayretler ve yönelişler hedeflenmiş olacaktır ki şehir kendisini canlı bir organizma şeklinde düşünebilecektir.

a. Sektörel Duyarlılıklar:

Devlet ekonomisinin sektörel dizaynını yaparken mutlaka belli şehirlere düşündüğü fonksiyonalite ile birlikte şehrin kendi varlığı ile gereksinim duyduğu sektörleri planlayabilmek ve bunların gelişimini yönetmek mümkün duruma gelecektir. O zaman şehir kendi iradesini ve bereketini ihtisaslaştırabilecek kabiliyetleri yönlendirebilecektir.

İnsan gücünün sektörel oluşum dinamiklerini ülke bazında senkronize etmek kalite ve başarı etkinliklerini anlamlı duruma getirecektir. Bizim aradığımızda şehrin kendisine özgü yaklaşımları görebilir duruma gelebilmesidir. O zaman yönetimler halkla bütünleşen kabiliyetleri görebilecekler ve tekamül kontrol edilebilir duruma gelecektir.

b. Eğitim – Beceri Realiteleri

Sektörel birikim yapılanması analiz edildiğinde insan gücü yaratma gereksinimi de anlaşılır bir duruma gelecektir. Bu yöneliş şehrin genel eğitim sistemi yanında ihtisas oluşum merkezleri kurulmasına olanak verecektir. Bu kabiliyetlerin gelişmesini ve birikimini sağlayacaktır.

Unutmamak gerekir ki sermaye yapılanması ile realize edilmekte olan ihtisaslaşma oluşumu yerel bazda koordineli bir denge kurarsa üretkenliğin realitesi daha kapsamlı hale gelebilecektir. Bu düşünce yaklaşımı bile şehirlerin kendi beklentilerini anlaşılır bir hak ediş kriteryasına dönüştürebilir.

Bu yapılanmaları aynı zamanda ülke bütünlüğü ile senkronize ederek kabiliyetlerin yayılım ortamını gerçekleştirmek mümkün olabilecektir.

c. Sistematik Kurumsallık:

Devlet kendi duyarlılıklarını politik veçhesiyle sektörlere aktarmaktadır. Sektörlerin stratejik tekamül işlevselliklerini kendi duyarlılıklarını yaratacak tarzda merkezlemesi hem derinlik ve ihtisas olgularına yönelik çabaları yönetilebilir kılacak hem de bireysel etkileri yönetebilir duruma gelecektir. Sektörlerin birbirlerine de etki açısından duyarlı olacakları gerçeğini göz ardı etmemek gerekir.

Bu olguların devlet nezdinde kurumsal performans verilerini anlaşılır kılmak dikkat edilecek realiteleri anlamamıza katkı sağlayacaktır. Hangi devlet hangi sektörde yüksek performans görüntüsü veriyorsa buradan öğrenilecek çok şey olduğunu anlamak gerekir.

İnsanlığın çaba ortaklığı realitesi hem bireysel gayretleri hem de bireysel tasarım perspektifini anlamlı görmeyi önemsemelidir. Devlet kendi duruşunu kendi örgütlerinin realitelerinden kazanmayı öğrendikçe insanlar daha rasyonel davranacaklardır.

d. Örgütsel Duyarlılıklar:

Şehir kendi işlevselliğini kendi insanına öğretecek şekilde davranmalı ve bu oluşları daha eğitim aşamasında fertlere gösterebilmelidir. Belki de lise seviyesinde öğrenciler şehir sanat – spor – sosyalizasyon olgularında özel görevler alabilmelidir. Böyle olursa insanların genellikle kaynaşması mümkün hale gelebilir ve gençler gelecek perspektifinde daha olumlu yönelişlere öncelik verebilirler.

Üniversite gerçeği her şehir için önemli bir eğitim olgunluğu verebilecek yeteneği taşıyabilmelidir. Halkla üniversite aktivitelerini irtibatlandırmak ve böylece daha kavramsal oluşlara açıklık getirmek faydalı görülmelidir. Üniversite kendi imajı için bulunduğu çevreye sosyalizasyon – spor – sanat açılımlarında bütünleştirici rol oynamayı önceliklendirmelidir. İnsanların gayretleri halkın beklentileriyle anlam kazandıkça kaynaşma ve olgunlaşma gerçekleşecektir.

e. Kültür ve Üretim Realiteleri:

2K-1R şehirlerin veya semtlerin kendilerini tanıma fırsatı bulmalarına olanak verecektir. İnsanlar kendileriyle kendileri için öngörülenleri tartışmaya başladıklarında kendilerini daha iyi tanıyabileceklerdir. Farklılıklarını anlayan insanlar sisteme farklılık aşılamaya çalışırken sistemin aktif alanlarını geliştireceklerdir.

İnsanlar kendi kıymetlerini şehre olan etkilerinde görmeye başladıklarında hayatlarının ne kadar anlam kazandığını başladıklarında daha iyi göreceklerdir. Amaç insanların kaynaşmasını yönetirken insanların kendi farklılıklarını görmelerine imkan vermektir. Bugün evinde televizyon seyreden yalnız insanlar kendilerinden uzaklaştığı için mutsuzdurlar. O halde zamanı insanlara kendilerini gösterecek aktivitelerle donatmak insanları mutluluğa götürecektir.

f. Planlama Perspektifi:

Şehrin yapılaşma – yenilenme yöneliş bilinci olmalıdır. Bu yönetim realiteleri açısından duyarlı bir bakış açısı oluşturacaktır. Aynı şekilde refah unsurlarıyla uyumlu kabiliyet teşekkülü gerekir. Bunları şehrin kültürüyle uyumlu hale getirmek her bir teşebbüsün real manasını algılamakla ortaya çıkabilir.

İnsanlar düşünmeyi yeni öğrenmektedirler. Bu nedenle yetenek oluşum unsurlarını ve bunu faydaya dönüştürebilen kişileri öncelikli olarak kullanmak gereklidir. Fırsat verildiği zaman bu bireylerin yeteneklerinin ne kadar büyük olduğu anlaşılacaktır.

ADN her bakımdan insana yeterli bakış açısı duyarlılığı kazandırmayı başarabilecek bir iddiaya sahiptir. Sadece insanın kendisini bu anlatıma uygun anlaşılırlığa getirmesi gereklidir.

g. Performans Bakışı:

Bir şehri beş açıdan oluşturduğu performans ile anlaşılır kılabiliriz. Birincisi tasarım oluşumu bakımından şehrin dizayn olgularının değerlendirilmesi gerekir. Böylece şehir tasarım açısından kendisini tanıyabilmelidir.

İkincisi kültürel dokunun insanlara verdiği realitelerin değerlendirilmesidir. Üçüncüsü sportif anlamda şehrin ortaya koyduğu performanstır. Dördüncüsü sanat duyarlılıklarının insanlara yansıttıkları olmalıdır. Beşincisi eğitim – kabiliyet ve refah oluşumunun yansımalarının ölçülmesi olmalıdır.

Şehir kendini bu performans olgularıyla daha anlamlı teşebbüslere yöneltebilir ve topyekun oluşum sistematiği anlam kazanır duruma gelebilir.

h. Etkinlik Duyarlılıkları ve Ölçümü:

Şehrin demografik yapısını ortaya koyan istatistik duruş en önemli belirginliği yaratır. Şehrin kabiliyetleri şehir halkının beceri yansımasına imkan verir. Böyle olunca şehrin ekonomik bereketi, sektörel kabiliyet oluşumu, bireylerin mutluluk – başarı yansımaları hep insanların duyarlılıklarıyla ilgili hususlardır.

Her şehir kendisini ekonomik varlığı ile tanıyabilir. Bu refahın göstergesidir. Refah oluşturulmadan sosyalizasyon – bireysel mutluluk hayata katkı gibi yansımalar söz konusu bile olamaz. O halde halkı dengeli refaha çıkaracak örgütlenmeyi ortaya koymak bundan sonra başarı oluşumlarını karakterize etmek gerekir.

Şehir yıllık performansı değişim olgularıyla etkinliğini anlayabilir. Halkın gayretleriyle ortaya çıkan kalite ve kabiliyet unsurlarını iyi anlamak gerekir.

8. DEVLETİN PERFORMANS KİMLİĞİ:

İnsanlar bu kapsamda bir uygulamayı siyasi ve konjonktürel manada zaten uygulamaktadırlar. Bizim bunu subjektif olgulardan uzaklaştırıp gerçekçi bir ölçüye kavuşturmak gerektiğini vurgulamamız çok doğaldır. Belki tarım ekonomisi döneminde olsaydı yağan yağmur ve havaların uygunluğu zenginliği belirleyen faktör olurdu. Ama sanayi oluşumu, bilgi toplumu tutarlılıkları performans olgusuyla dengelenen bir oluş açısına ihtiyaç duyarlar.

Performans olgusunu ekonomik oluşumlarla aramak Yakın çağın realitesiydi. Biz devletin rasyonel yatırım ve gelişim trendleriyle anlaşılırlık kazanan bir perspektif sunmasını istemekteyiz. Böylece gayret ve üretkenlik realiteleriyle oluşan fayda anlaşılırlık kazanacaktır. Ekonomik büyüme bir bakış açısı yaratsa da gelişim perspektifini kapsamadığından anlaşılırlığı subjektif sayılabilir.

a. Ekonomik Göstergeleri Analizi:

Bugün dünya borsa – bölgesel paraların pariteleri – faiz oranları gibi göstergelerle ekonominin ve siyasi konjonktürün yansımalarını hissettirmektedir. Ekonominin yatırıma dönen sermaye oluşumları, devletin siyasi temayüller muvacehesinde halka aktardığı kaynaklar, tüketim işlevselliğinde halkın yaşadığı imkanlar gerçekçi manada bir analiz imkanı verebilir.

Ekonomi tasarlanan bir değer olarak görülmediğinden liderlerin bir davranış oluşumu yada bir göstergenin olumsuz çıkması oluşumları etkilemekte ve sanki gerçekçi bir yapılanma oluşumu ortaya çıkmaktadır. Enteresandır ki Kuranı Kerim “sur” üflemeleriyle Batı soyguncularının kurduğu rezilliği sanki o zaman görebilmiştir. Nitekim anlatılan 1. sur üflemesi Amerika ve Avrupayı oldukça etkilemiş durumdadır.

b. Eğitimin Göstergeleri:

Devlet eğitim olgularıyla demografik yapıya etki etmektedir. Bu yönüyle ölçülecek performans insan gücü yapısı hakkında önemli bir yansıma yaratacaktır. Ben şahsen bu konudaki çaba ve sonuçların en önemli hususlar olduğuna inanmaktayım.

İhtisas sahalarında hedeflenen ve başarılan duyarlılıkların çok anlamlı olduğunu anlamalıyız. O halde devlet gerek meslek gelişim, gerekse bireysel duruş kimliğinde eğitim çabalarını teşvik edebilmeli ve bu özelliği gelişen, etkileyen şekle yöneltmelidir.

Hayatın gerçekçi tekamülü insan beyninin kullanılma nispeti olmalıdır. Bunu zahiri anlamda anlaşılır kılmak bence devletin öncelikli gayreti olmalıdır. İnsanlığı reel olarak tekamül işlevselliğinde tutmak bu konuyla yakından ilişkilidir.

c. Planlanan Gelişim Konseptleri:

Tekamülü ve rasyonalizasyonu insanlara öğretmenin çeşitli yolları bulunmaktadır. Birinci yaklaşım gelişmiş ülkelerin seçilen ülkeye uygun kurumsal oluşları diğer ülkelere kurmaktır. İkinci yaklaşım insan gücünü oluşturmak bakımından üst seviye ve ara kademe yöneticilerinin gelişmiş ülkelerde eğitilmesi ve belirli bir tecrübe kazandırılması olmaktadır. Üçüncü yaklaşım rasyonel sistematiği çalışma ortamına eğitici – anlaşılır yapısıyla kurum ve yatırımlara uygulamaktır.

Bir diğer temel sistematik sektörlerin oluşum mantığı stratejilerini belirlemektir. Böylece insanlar gelişmiş şartlara uyum sağlama bakımından gösterecekleri performansla başarıya ulaşabileceklerini göreceklerdir. İnsanların birbirini yönlendirmesi gelişmiş bir dünyayı yaratabilecektir.

d. Duyarlılık Etkileşimi:

İnsanların göreve bağlanmaları ve performans oluşturmaları mutlaka yönlendirme ile gerçekleşebilir. İlkel şartlardaki sadelik gelişmiş işletme ortamında hem kabiliyet hem de bilgi bazında çok farklı oluşumlara ihtiyaç göstermektedir.

Halkların duyarlılığını etkileyecek en önemli girişim hiç şüphesiz yeni nesillere verilecek eğitim ve hak duyarlılığıdır. Bu şekilde çalışkan ve başaran bireyler ortaya çıkacaktır. ADN insanın uyumuna ve bereketine önem verir. Bunu anlamak zamanı doğru yönetmekle gerçeklik kazanır. Demek ki birikim stratejilerini ve zamanı doğru kurgulamak çok önemli bir yansıma olacaktır.

İnsanların başarısını ödüllendirmek ve onlara yol gösterici imkanlarla tekamül olgusu sistematiği oluşturmak önemlidir.

e. Siyasi İktidarın Başarı Realitesi:

Yokluktan ortaya bir değer ortaya koymayı özellikle Türkiye örneğinde dünya yaşamış bulunmaktadır. Bu özelliklere içinde yaşamış insanlar olarak Türklerin daha üstün manada katkı sağlayabileceklerini düşünmek bence çok önemli görülmelidir. Bu durumda gerçekçi birikimi ve reel performans olgularını anlaşılır kılmak önemsenmelidir.

Demokrasi içinde iktidar ötelemelerini durağan dinamiklerle değil teşvik ve özendirmelerle yönlendirmek çok önemlidir. Maddi imkanların geliştirilmesi ve rasyonel üretkenliği önemsemek insanların hak ediş yönelişlerini anlayabilmelerine olanak sağlayacaktır. O halde insanlık zamanı hedeflere yönelttikçe insanların tekamül edeceğini ve dengeli ve anlamlı duruşları realize edeceklerine inanmak gerekir.

f. Kurumsal Etkileşimin Stratejileri:

Kurumları oluşturmak kadar bu kurumların kendi ihtisas dengelerini donatması da önemlidir. Gerçekte sistem önemli olsa da bu sisteme seçilen bireylerin yaptığı katkı etkiyi doğurmaktadır. Gelişmiş ülkelerin kurumsal olgular içinde yetiştirdiği bireylerin sisteme etkisi çok önemlidir. Geri kalmış bir devletin kurumları gerçek manada performans ile tanışmamış durumdadırlar. Bunu bireyselden ihtisas oluşumuna ve sisteme yönlendirmek mutlaka teşvik ve motivasyonla realize olabilir. Böyle olursa kurumlar bu bakımdan doktriner yaklaşımlar uygulayabilmeli ve böylece yaratılan faydalılığın resmini görebilmelidirler.

Dünyanın bu yapılanmayı var olan deneyimden istifade ile süratle başarabileceğinden ben eminim.

g. Sektörel Yenilenme Stratejileri:

Dünya üretkenlik ortamı hakkında insanla oluşan örgütlenme kadar kazandığı otomasyon yetenekleriyle de önemli aşamalar kaydetmiştir. Sektörlerin hem ihtisas olgularını hem de yönetsel yeteneklerini sürekli geliştiren bir işlevselliği taşımaları gerekir. Böyle olunca eskiyen sistem ve teknolojiler kendilerini yenilerken bir taraftan da rasyonel varlıkları hakkında tercihler yapılabilmelidir.

Dünya küçük sanılmakla beraber çok büyük rakamlarla ifade edilen varlıklara sahiptir. İnsanın bunları küçük görmesi onun aceleciliğindendir. Detaylardaki büyüklüğü anlamak ve bunu yönetmek çok kapsamlı örgütsel bir oluşumdur. Bunu anlaşılır kılmak insana güven ve beceri verecektir. Bütün bunlar örgütlenmenin ihtisasa saygısı ile gerçekleşebilir nitelik taşımaktadır.

h. Nüfus Hareketinin Realitesi:

İnsanların yaşlı – genç birlikte yaşamalarının doğal sonucu olarak zamanın birikimini aktarma ve kabullenme imkanı yaratmasını sağlamaktadır. Yeni nesilleri birikim formasyonunda daha anlamlı ve sağlıklı yetiştirmek, onların anlama ve becerme yeteneklerine katkı sağlayabilmelidir.

Kavramların ve hayata bakış açısının gerçekçi anlamı uygulamada ortaya çıkar. Unutmamak gerekir ki her insan çocukları karşısında bir öğretmen rolü oynamaktadır. Bu oluşumun en değerli hizmet ve aktivite olduğunu, kendimizle geleceği bütünleştirmenin yolunun bu olduğunu hiçbir zaman unutmamalıyız.

İnsanların hayata uyumu her zaman gerçekçi bağlamda gerçekleşmez. Bunun özünün hak etme bilinci olduğunu görebilmek her şeyin doğru başlangıcıdır.

9. BÖLGESEL ETKİLEŞİMİN DUYARLILIKLARI:

Latin bölgesi ilk bakışta en şanslı bölge olarak algılanabilir. Ancak unutmamak gerekir ki refaha alışmış, yanlış yönlendirilmiş bir toplum kendisine hareket sahası yaratmakta güçlük çekecektir. Yalnızlığı yenmek kadar sosyaliteyi renklendirmekte önemlidir. Latin dünyasının bu kapsamda insanlarına vicdanı ve dünyalılığı kanalize etmesi performans olgularında öncelik taşıyacaktır.

Türk bölgesi avantajlıdır. Zira heyecana açık bir beklentinin realizasyonunu gerçekleştirecektir. Bu etkilerinin kendilerinde var olan ancak ortaya çıkarılması gereken olgularla kendilerine ve Müslüman bölge ve daha sonra tüm dünyaya yayılacak bir beklenti yaratacaklardır. İnsana yakışan sindirilmemiş ama dengelenmiş mahiyetteki duygulamalar hareket noktasını oluşturacaktır.

Çin ve Sami dirilişleri biraz daha sistematik olgular yaratacaktır. Çin vicdan ve dini bereketi otokontrol haline getirmek için, Samiler ise duyarlılıklarını eski alışkanlıklardan kurtarmak için kendilerini etkileyebilmelidirler.

a. Teknolojik Bereketin Realiteleri:

Dünya hem mevcut teknolojileri hazmederken hem de geleceğin getireceklerini kendi bünyelerine katmada mutlaka özen ve emek vereceklerdir. Bölgesel realiteler kapsamında halkları öncelik ve sektörel bazda harekete geçirmek önemsenebilir. Anacak toplumların buna uygunlukları ve hak ediş perspektifinde duyarlı hale getirilmeleri belirlenmelidir.

Teknoloji bir toplumun yapabilirliğinin göstergesi olmaktadır. Toplumlar yapabilirliklerini örgütlenerek ve başarıyı bireysel etkilerle bütünleştirerek geliştirebilir. O halde insanlar hak etme duyarlılıklarını uygulayacakları stratejik birikim perspektifinde gerçekleştireceklerdir. Bunu sağlamak için kendilerine verilecek imkan kadar kendi yönelişlerindeki özenleri de önem taşıyacaktır. Unutmamak gerekir ki ihtisas ancak dikkati vermekle teşekkül edebilir.

b. Toplumsal Duyarlılıklar Sentezi:

Bölge dinamikleri perspektifinde halkların kendi karakter duruşları kadar hedef aldıkları vizyonları anlama ve yönelme nitelikleriyle de önem kazanırlar. Heyecanı olmayan bir halkın kendisine yardım etmesinde harekete geçmesi kolay değildir. Bu durumda bölgesel oluşumlar içinde halkları heyecanlandıracak temayülleri ortaya koymak ve buna uygun yönelişlerle hayatı zenginleştirmek gerekecektir.

Toplumsal karakteristikler bazında öğrenilen ve düşünülen gelecek perspektifleri bence bireysel dinamiklere yön verebilecek nitelik taşımaktadır. Önemli olan insanlığın hak ediş realitesi içinde doğru ve anlamlı stratejik yönelişler belirleyebilmeleridir. İnsanın güzelliği kadar hayatla bütünleşmesini sağlayan becerileri de önemlidir. Bu beceriler örgütsel yapılanmaya katkı sağlayıcı unsurlar olarak görülmelidir.

c. Bölge Etkileşim – Üretim Kimliği:

60’lı yıllarda Japonya’nın ve Almanya’nın birer dünya üretim merkezi haline getirilmesi tesadüf değildir. Bölge esas duruşunu hem kendi ihtiyaçları hem de dünyadaki rolü itibarıyla anlamlı kılmayı esas almalıdır. Özellikle deniz ulaştırmasının insanlığa lojistik anlamda çok büyük imkanlar verdiği gerçektir. Ama bizim düşüncemiz bölgeler arası rekabet olgularını ön plana çıkarmak olduğundan ekonomik üretkenliği bölge işlevselliğinde gerçekleştirmeyi en doğru yaklaşım görmekteyiz.

Geleceği dikkatli ve anlamlı yönetmek insanlara sağlanan refah ile hak ediş olgularını dengelemek kolay değildir. Bu oluşum örgütsel dinamiklerin anlaşılırlığı kadar insanları yöneltmenin getirdiği deformasyonu da görmek demek olduğu unutulmamalıdır. Gelecek insanların organize olmuş hayal güçlerinde renklenecek ve bunu başarmak insanlığa büyük mutluluk verecektir.
d. Mutluluk Perspektifi Duyarlılıkları:

İnsanlar mutluluğu başarı yanında duygusal yönetimlerinde arayacaklardır. Böylece insanlar yaratıcı, anlamlı yönelişlere dayanan gerçeklikleri önemseyen bir kalıba gireceklerdir. Başarı mutluluk kadar, övünç ve hazzı da beraberinde getirir. Mutluluğu görev telaki etmek ve bunu başararak yaşamın hak ediş eksenine oturduğunu görmek önemlidir.

İnsanın her gelişmiş şarta daha kolay adapte olduğunu, ilkel şartlara uyum sağlamasının adeta imkansız olduğunu görmek bile dünyanın tekamül beklentisini doğrulamaktadır. O halde tekamülü iyiye ve güzele yöneltme rasyonel olgulardan güç ve heyecan almaya bağlı olduğunu unutmamak gerekir.

Hayatın renkli ve işlevsel kalıbını duyguların etkilediğini bu oluşların ise mütekamil heveslerle bütünleşmesi gerektiğini görmek gerekir.

e. Adalet Realitesi Açılımı:

Adalet toplumların bireysel dengelerini görmemizi ve bunu düzeltmek için alınması gereken tedbirleri sağlayan çok önemli bir işlevselliktir. Biz bu yapıyı da performans dengeleri içinde anlamlı ve doğru kanaatlere yöneltmek gerektiğine inanmaktayız. Artık insanlar topyekun evrensel doğrular yerine bölgelere uygun evrensel doğrular üretebilirler, böylece kendi karakter olgularına yön verebilirler.

Adalet geçmişin eksiklikleri olarak göstergelerini ADN duyarlığında insanlar kendileriyle gurur duyacaklardır. İnsanın gerçekten adil olmaya ve hak bilinciyle eğitim ve yaşam sosyalitesini dengelemeye bakış açısı ürettikçe toplumlar bu yeteneklerini daha anlamlı yönetebileceklerdir.

f. Ekonomik Duyarlılıklar:

Sur üflemeleri kapsamında itibar ekseni gerçekleri insanlığa yaklaşım önemini göstermiştir. Gerçek gibi görülen ancak sömürü düzeninden güç alan yapılar insanlığa yakışmaz. Bu nedenle ekonomi bir bilim olarak düşünülebilecek boyuta kavuşturulmuştur.

Bilimsel veçhe insan duyarlılıkları ve kurumsal performans ölçüleri ile heyecan ve etkileme formasyonuna sokulabilir. Her halükarda insanların hak ediş perspektifleri içinde kendi farklılıklarını yansıtabildikleri bir yaşamın gerçekte insanlığın doğası olduğunu görebilmemiz gerekir. Dikkat edilmesi gereken ölçü insanların anlayabilecekleri kendi duruşlarıyla ilgili olan olmalıdır. Bundan insanlar heyecan duymalılar ki geleceği yönetmede daha hırslı ve azimli olabilsinler.

g. Etkinlik Ölçümü Yaklaşımları:

Bireysel yetenek olgularını istatistiklerle anlaşılır kılmak bugün için zor değildir. İnsanlara heyecan verecek ana oluşum demografik sayılardır. Dört milletler grubu öncelikli tekamül eksenini bu merkezde toplamalıdır. İnternetin sağlayacağı avantajlarla birbirlerini rekabet edebilir şartlara 50-60 yıl içinde getirebilir.

Önemli olan insanın kendisiyle bütünleşmesini sağlayan hayata katkı yönelişleridir. İnsanları bu açıdan tetiklemek, motive etmek ve yönlendirmek önemsenmelidir. Aslında şu bir gerçek ki akıllı bir insan 6-8 ay dikkat vererek bir ihtisasın detaylarına yönelebilir duruma gelebilmektedir. Bunu sağlayabilecek ortama artık sahip olduğumuza göre insanlar bunun tadını çıkarsınlar.

10. DÜNYA PERFORMANS BAKIŞI:

Dünya kendi hareket alanını yönelten bölgesel ve halklara dayalı yaklaşımlardan kendine genel bir duruş kimliği yaratmaktadır. Dünyanın ekonomik zenginliği yanında var olan gelişim trendlerini yönlendirici bir konjonktüre sahip olması gerektiği açıktır. İnsanların bireysel egolarıyla halkların ortaya koyduğu faydaları anlaşılır kılmak bu açıdan stratejik hedeflere anlam katabilecek niteliktedir.

Birleşmiş Milletler dört kutup eksenli anlayışlara bir liderlik yansıması katabilmelidir. Bu yaklaşım halkları motive edebilecek nitelikler oluşturabilir. Böylece insanlar hak ediş ararken üretkenliği, zamanı kullanarak birikimi ve kendi motivasyonunu sağlayan etkilerle topyekun tekamülü realize edebilecektir.

Dünya kendi performansını yenilenme – teknolojinin uygunluğu ve yaygınlığı ölçülerinde anlaşılır kıldıkça insanlar kendilerini daha iyi değerlendirebilirler.

a. Bölgeler Açılım Hedefleri:

Tarih dört kavim oluşumuna farklı becerileri farklı zamanlarda etki yapacak şekilde yaşatmıştır. Ben öyle sanıyorum ki Sami ve Latin duruşları olmasaydı dünya hiçbir şekilde bugüne açılamazdı. Çin’inde erken oluşan üretkenlik kimliği önemlidir.

Bu dört eksen evrensellik kademelerini zaman içinde ADN bereketiyle renklendirdikçe bölgelerin hedefleri de anlaşılır hale gelecektir. Tarih gibi gelecekte çıkış noktalarından mükemmele yönelen etkilenmeyi yaratabilecektir.

İlk 25 yıl içinde bölgeler kişiliklerine olan düşkünlüklerini anlayıp kendilerini çağdaşlaştıracak olgulara yöneltmelidirler. Sonraki 25 yıl uyumluluğu geliştirme fırsatı vermelidir. Bundan sonraki orta vade hedefleri fizyolojik güdülerden uzaklaşmış olduğundan yetenek bazında yenilenmeyi öngörecek daha mütekamil kovalamayı amaç edinmelidir.

b. Refah Duyarlılıkları Sentezi:

Yakın çağ “özel sektör” bilinci ile bütünleşen sahipliği rasyonelleştirme denemesinde ikinci aşama olarak profesyonel kadroları gerekli görmüştür. Burjuva sentezinde sermaye ve üretimi yöneten dinamikler kurumsal doku içeriğine dönüştükçe ihtisasın verdiği güvenle tekamül olguları daha anlamlı yapıya dönüşecektir.

İnsanlar yaşamdan zevk alacak fırsat ve etkileri kendilerinde buldukça sakinleşecekler, mutlu olmayı öğrendikçe üretken ve detayda ahenk yaratan olguları yaratacak beceriyi ortaya koyacaklardır. Amaç insanların tekamül olgularını canlı tutmaktır. Bu yönetim kurgusunun evrensel bir değişmesi olarak görülmelidir.

Hayatı zenginlikle başkalaştırmak ve içtenlikle olgunlaştırmak insan için önemli bir ödevdir.


c. Üretkenlik Bilinci Realitesi:

Üretkenliği ortaya çıkaran ana etken sermaye değildir. Tamamen ihtisasın ortaya koyduğu bir sonuçtur. Sermaye merkezleme ve senkronizasyon sağlar. Parasız hiçbir şey olmaz ama para dediğimiz kağıt parçasına değer katan şeyin örgütsel beceri olduğu da gözden kaçırılmamalıdır.

Batı dünyası emekleyerek yürümeyi öğrenmiştir. Her davranış ve teşebbüs desteklendiği için rasyonel oluşumlar bu bölgenin teknoloji ve ekonomiye hükmetme becerisini sağlamıştır. Bu tecrübelerin emekleme süresini kısaltarak üçüncü dünya ülkelerine ADN hedef ve ilkeleriyle desteklenerek uygulanması hak ediş perspektifine daha çabuk ulaşılmasını sağlayabilecektir.

Zamanı etkin kullanmak bireysel duruş yeteneklerini, kurumsal öteleme ihtisas ahengini yönlendirecektir. Bu açılımları realize etmek mutlaka ödüllendirilerek çabuklaştırılabilir.

d. BM Fonksiyon Tutarlılıkları:

Birleşmiş Milletler ABD’nin dünya egemenlik formasyonunu hukuki zemine çeken bir davranış motivasyon olgusudur. Bu durumda yöneliş perspektifini dünyaya ve ülkelere her sahada objektif davranarak geliştirici rol oynaması mümkündür.

Ben öyle zannediyorum ki özellikle dört bölgenin performansları dikkatle incelendiğinde BM tutarlılıklarının değer kazanacağını düşünebiliriz. Geniş düşünen yönetecekse bu her yerde ve her zaman böyle olmalıdır. İnsanlar geniş düşünme becerisini ancak ve ancak sorumluluk bilincinde hissederse anlam kazanan bir duruşu yöneliş olguları değerlendirilirken adil olmak ve anlayışlı yaklaşmak en doğru seçenek olacaktır.

e. Yoksulluk Durumu:

Mağara devri insanlığı yoksulluktan kurtaramamıştır. Çeşitli kısıtların fonksiyon kazandığı bu süreçte ancak örnekler yaratılabilmiştir. İnsanlık çaresizliği yenebilecek kabiliyete ADN ile ulaşabilmiştir. İnsanlığın tarih boyunca böyle bir beklentiyi yaşatması ve tanrısal kurgunun da bu veçhede gerçekleşmesi bir tesadüf değildir.

İnsanlara fırsat veren anlayış ile yola çıkan ADN çalışmaları bu aşamadaki zeminini tamamlamak üzeredir. Bundan sonra duygusal etkileşim ve sanat perspektifi üzerinde yoğunlaşılması düşünülmektedir.insanın gerçek manada bir sanatçı olduğu ve buna uygun olarak yaratıldığı bilincinde olunarak insanlara yeteneklerinin sonsuzluğunu öğretmek çok anlamlı olacaktır.

f. Gelişme – Kalkınma Duyarlılıkları:

Tüm insanlık birbirinin yoldaşıdır. Doğrusu olan hak etme olgusuna sahip çıkarak devletlerin birbirine destek olması önemlidir. Bu kapsamda gayretleri özendirmek ve takdir etmek gerekir. Ben inanıyorum ki bu konuda Latinler kendilerini affettirmek için özel bir gayreti ortaya koyacaklardır.

Özellikle Afrika’nın tekamülü çok anlamlı olmalıdır. Afrika’nın ABD’ye sağladıkları insanlığın gerçek resmidir. Zencilerin kendilerinden nefret etmelerine hiç gerek yoktur. Zira tanrının bir lutfu olan bu konumları insanlığın bir testi gibi düşünülebilir. Hayatı anlamlı kılan yaşama olan duygusal katkıdır. Bu insanlar duygusallık zemininde çok özel bir birikime sahiptirler ve bunun bütün insanlığa uzun vadede katacağı çok şey olmalıdır.

Hayatı renkli kılan bu örneklemeler dünya olgunluğunun bir resmidir. Belki de genetik bilimi insanlığa bu konuda tercih şansı da verebilecektir.

g. Dünya Yaşanabilirlik Endeksi:

Dünya yönetselliği gerçekçi davranıp aç ve yoksul insanları hayatla barıştıracak yönelişi kısa sürede gerçekleştirmelidir. Bu duruş Altın çağa yol alan insanlığın en önemli ayıbıdır. Bu görüşle dünyanın gelişmemiş alanlarını süratle yaşanabilir düzeye ulaştırmak gerekir. Bu kapsamda oran ya da sayısal manada bir endeks ile bu hususu insanlık takip edebilmelidir.

İnsan olarak ne kadar değerli ve önemlidir. Bunu anlamak ve buna katkıda bulunmak insanlığın yarışması gereken tarafı olarak görülmelidir. İnsanların gelecek perspektifinde doğruları artık bilinmektedir. Bilimse bilim, teknolojiyse teknoloji, kültürse kültür insanlar var oluş değerlerini haklı olarak yaşayabilmeli ve mutluluk duyarlılıkları önemsenmelidir.

11. İYİ NİYET ANLAYIŞI VE DİSİPLİN:

Performans hak ediş perspektifinin bir aynasıdır. İnsanlar insanların sırtından zenginliği tanımışlar, örgütlenme olgularını geliştirerek profesyonel hayat organizasyonunu başarmışlardır. Bu oluşum insanın duyarlılıklarıyla bütünleşen bir veçhe arz etmektedir.

İnsanın kendini savunma refleksleri içinde mücadele etme zorunluluğu artık gerekli değildir. Aynı zamanda soysuzların topluma fayda ürettiği gibi bir mantıkta doğru değildir. İnsanlar yaşamı muteber görerek varlıklarının doğasını anlamlı kılacak gayretleri öncelikli olarak ortaya koyabilmelidir.

Bu anlayışı iyi niyetli ve sakin duruşlu insanlar başlatmalı ve bu oluşum insanlığın ortak duruşu haline gelmelidir. İnsanlık kendi hoşgörü ve duyarlılıklarını hissederek çabalarını kendi disiplin ve eğitimine vermeyi önemsemelidir.

a. Şeffaflık ve Duyarlılık:

Bugüne kadar düşmanlık – tehdit ve bunu karşılayacak yetenek düşüncesi milletleri her zaman tedirgin etmiş ve oluşumlar bu veçhe öncelikli gerçekleşmiştir. Artık insanların birbirini tanıma ve bu oluşumları kendilerinin de öğrenme zamanı gelmiştir. Blöf ve kandırmaca da artık gerekli değildir. İnsanlar güvenli ve öğrenecekleri çok şeyin olduğu gerçeği ile karşı karşıyadırlar.

Şeffaflık performans düşüncesinin bir anlamda uygulama formatıdır. Hiç kimse kendinden şüphe etmemelidir. Becerikliyi alkışlamak beceriksizi eğitmek sistemlerin amacı olmalıdır. Bu şartlar altında gerçekçilik duyarlı olunarak realize edilebilir. İnsanlık kendini tanımayı önemsedikçe tedbir ve çözümler de o kadar bol ve olumlu gelişecektir.

b. Basının Konuyu Evrenselleştirme Yaklaşımı:

Kurumlar ve insanlar kendi gayretlerinin ortaya konulmasından önceleri rahatsız olacaklardır. Ama kendilerini tanıdıklarında geleceğe dört elle sarıldıklarında başarmanın hazzını duyacaklardır. Bu nedenle performans çok önemli – çok gerçekçi ve önemsenmesi vazgeçilmez bir duyarlılık olmaktadır.

Basın bu konuda anlayışlı ve yol gösterici tarzda dikkatli olursa insanlar kendilerini tanımaktan rahatsız olmayacaklardır. Ancak zamanı iyi kullanmayanları korumak gerekmez, böylece başarı ivmesi daha yüksek olacaktır. İnsanlar biraz da tedirgin olmayı öğrenmelidirler. Hiçbir iş yapmadan çalışıyor gözüken densizleri hayat iflah etsin dememiz gerekmez mi?

c. Hayatın Tekamül Dinamikleri:

Ruhun gelişen kabiliyetleri dengesinde yer alan duygusal etkileşim içinde en önemli husus mutluluk olmalıdır. Bu nedenle mutlulukla hak ediş olguları arasında çok anlamlı ilişki olmalıdır. Şu halde insan kendini tekamül ettirmenin yolunu gayretleriyle bütünleştirerek hayatı anlamlı yapacaktır.

Hayatın yaradılış dengesinde var olan aile formasyonu, çocuk yetiştirme becerisi ve en önemlisi eşiyle mutlu yaşama bilinci çok önemli olgular olarak görülmelidir. İnsanların hayatı gördükleriyle değil hissettikleriyle dengelemeleri cennet varlığının en önemli oluşu olmalıdır. Bu yapılaşma dengelerine uyumlu olarak insanın kendisini hazırlaması, mutlu olmayı hak etmeyi bilmesi ADN çalışmalarının ana hususu olmaktadır.

d. Siyaset ve Konjonktür İlişkisi:

Performans insanların ve devletlerin kendilerini tanımalarına olanak veren çok önemli bir bakış açısıdır. Biz bu çalışmayı demokrasi ile birlikte hazırladık. Sebebi birbirine olan katkılarını da görebilmekti. Performans; zaman ile insanın yetenek dağarcığının bir anlamlı kullanım becerisidir. Bu nedenle siyaset zamanla performans düzeninde yeniliklerle anlaşılır hal alacaktır. Konjonktürde etkileşimin derinliğini bu olgularla anlaşılır kılacaktır.

Yaşamı organize eden fikirler kadar insanların bunları benimsemesi de önemlidir. İnsanları bilmemekten çok öğrenmemekten sorumlu tutabilirsiniz. Bu da ancak performans açılımında ortaya çıkar.

e. Halkların Duyarlılıkları Realitesi:

Tarih milletleri farklı disiplinler altında yaşatmıştır. Ben inanıyorum ki her millet tarihsel duruş içinde insanlığa belli bir katkıyı üretmiştir. Bu bağlamda halkları geleceğe sevk eden hissiyatı tüm insanlığın başarısından hareketle desteklemek gerekir. İnsanlar geçmişleriyle övündükleri kadar geleceğe katkılarıyla da övünebilmelidirler.

Şimdi önümüzde gelecek vardır. ADN anlaşılabilirliği insanlığın ortak malı ve eseridir. Bu nedenle insanlık hak ettiğini bulmuştur ve gelecek çok güzel olacaktır.

1 Eylül 2010 Çarşamba

Demokrasi

0. BAŞLARKEN:

ADN çalışmalarının düşünselliği hak ve rasyonel bir yönetselliği anlatmayı esas almıştır. Toplum örgütlenmesi ve bilimsel açılımlar kuantum düşünselliği bereketine dayandırılarak önemsenmiştir. Şimdi artık “demokrasi” hakkında detaylı bir çalışma yapılabilir. Neden yapılması gerekiyor? Zira anlayış modunda tarih yönetsel becerinin insanlığa kazandırılması aşamalarına tanıklık yapmıştır. Yakın Çağ eğitilen insanın ihtisasında yaşamsallığı ön plana çıkarmayı başarmıştır. Şimdi Tevratta dediği gibi herkesin peygamber olmayı başardığı bir dünyayı hayal edebiliriz. Bu bize hem eğitimi hem de yaşam duruşunu açıkladığımız durumda söz sahibi olmamıza olanak sağlayabilir.

Dünya cennette olsa yaşamsallığın gerçekleriyle senkronize olmaktan başka çaremiz olmadığını anlamamız gerekiyor. Demokrasi bir ot değil ki yetiştiresiniz. Dolayısıyla teknoloji – eğitim – refah olgularında anlamlı bir organizasyon mantalitesi olması gerekiyor. İşte demokrasi bu anlamda organizasyon olgularından karar vermeye varolan ve yaşayacak olan düşünselliği açıklamaya çalışacaktır.

1. YÖNETİM GERÇEKLERİ:

İlk toplumsal dizaynı Hazreti İdris yapmıştır. Bu tarım ekonomisi olgularının ilkel üretkenlik bazında örgütsel tasarımıdır. Bu tasarım rahip eğitselliği altında eğitimli bir kesimi yönetimde önemli yapmıştır. Askerler kurulan düzenin çalışması için gereklidir. Köylüler de toprağı örgütlenerek işleyecekler, hayvan yetiştirecekler ve böylece halk işlevsel anlamda üretken ve tüketimde gerçekçi bir model içinde var olacaklardır.

XVIII yy da Sanayi toplumu şartları realize olurken halkın emek paydasında örgütsel bir oluşum realize ettiğini 20 yy da da özellikle gelişmiş devletlerin eğitimli teknolojik anlamda ileri teknoloji üreten ve yöneten bir yapılanma oluşmuştur. Bu dönem emperyal duruştan esinlenerek dünyanın ekonomik yapılanmasını da örgütlemiştir. Ancak gerçekler ve gelişmeler insanlığın Altın Çağ performansını realize etme aşamasına getirmiştir. O halde toplum örgütlenme mantalitesi rasyonalitesi içinde çok daha anlamlı bir yönetim açıklamasına ihtiyaç olmaktadır.

Dünya üç kutup işlevselliğinde performans duyarlılıkları bazında anlaşılır bir rekabeti muhafaza edecektir. Bir tekamül ve muhafazakar olguların yaşayabilmesi bakımından önemli görülmelidir.

Yakın Çağın birikimi ihtisas kurumları, üretim yapılanması, tüketim örgütleri, eğitim yönlendirmeleri gibi bir çok konuda sektörler oluşmasını sağlamıştır. Teknolojiyi hayatla bütünleştiren açılımlar yaşam kurgusunun gelişme ve yenilenme trentlerini etkilemiştir. Bizim demokrasi kapsamında öngördüğümüz hususlar hem bugünü hem de Altın Çağ kurgusundaki gerçekleri göstermeye çalışmaktır. İşte bu nedenle yönetim gerçekleri bazındaki hususları anlaşılır kılarak yönetselliğe bir bütün mantık katmayı istemekteyiz.

Demokrasi yönetsel düzenin tercihler kriteryasına uygun olarak tanımlanırsa insanları kabul ve etki unsurları daha anlaşılır ve anlamlı olabilecektir.

a. Güç Odakları Realitesi:

Kapital düşünselliğin ana hareketini sermaye sağlamaktadır. Bu sermayeyi devlet çürütürken özel sektör kendisinin reaksiyoner disiplini nedeniyle rasyonel işletebilmektedir. Bu gerçeklik ışığında devletin desteklediği insan gücü – yatırım sektörleri yönetsel beceride gelişen ve yenilenen bir canlılığı gerçekleştirebilmektedir.

Toprak sahipliği, ihtisas belirginliği, sermaye yönetimi olguları bugüne sürüklenirken hep paylaşma disiplin altında senkronize olmuştur. Bu oluşuma biz karşı çıkmamaktayız. Bunun gizlilik çerçevesinde realizesi de bizi ilgilendirmiyor. Devletin halkın faydasına olan yönetselliği anlaşılır bulmaktayız.

İnsanların siyasi oluşumlarla kendileri itibar ve çıkar düşünselliği belki de umut perspektifinde kabul edilebilir hususlar olmaktadır. Tarikatların insanlar arası bir güç oluşum perspektifi yaratmaları da anlaşılabilir yaklaşımlardandır. Kurumların kendi diplomasilerini yaratmasını teşvik etmemiz ve bunların performans duyarlılıklarını anlamalarını da düşünülmesi gereken hususlar içinde görmekteyiz.

Sivil toplum örgütleri de güçlenip doğa-teknoloji-ihtisas realitesinde varlık oluşturmalarının da yanındayız. Bunlar toplumun reel dinamikleri olarak zamanla sistem üzerinde faydalı etkiler oluşturarak halkın çıkarlarıyla bütünleşen oluşumları başlattığın inanmaktayız.

Sosyolojik olguları anlaşılır kılarak politik hususları yönetmekte önemlidir. Dolayısıyla insanların tekamül ve duruş gerçekleriyle bütünleşen hususları anlamlı bularak bunları rasyonel hareket bileşkelerine kavuşturmak istemekteyiz. Siyasi hareketlerin mantığını kurarken insanların ırk-sınıf gibi surreal yapılarına değil her insanın kendine umut ve gelecek görebildiği realiteleri anlaşılır kılmak istemekteyiz.

b. Kapitalizm Birikimi:

Biz genel anlamda zengini soysuz bilmeyiz. Ama zengin olmak için soysuz olmayı yol
olarak ta görmeyiz. Kapitalizmin kurgusunda yer alan özel sektör veçhesini rasyonel duruşa yardımcı olduğu için desteklemekteyiz. Bu her ne kadar sınıf önemsemeyen bir tabiatı ortaya koysa da toplum işlevselliğinde çalışkanlığın ve özverinin ödülünü zenginlik olarak görürüz. Bu veçheden bakınca zaman içinde profesyonelleşen bir burjuva olgusunu desteklemekteyiz. Önemli olan rasyonalitedir. Böyle olması içinde devletlerin bu oluşları mantıklı kurgulaması gerektiğine inanmaktayız.

Bu durumda müteşebbis olmayı teşvik ederken ihtisası da önemsediğimizi vurgulamak isteriz. İnsan sömürüsü değil ama adil bir örgütsel realiteyi desteklemek gerektiği ortadadır. Bunun nedeni ekonomik ve sosyolojik kurgunun hak ediş olgusuna ve rasyonaliteye aynı özenle bağlı olmasını istememizdir.

c. İhtisas Realitesi:

Eğitim ve ihtisas iki olumlu veçhedir. İhtisas hem bireysel teknoloji-iktisadi duruş hem de kurumsal realiteyi anlatmak üzere kullanılmaktadır. Bilim temel yönüyle eğitim ve araştırma merkezlerinin yönlendirici düşünselliği olmakla beraber ihtisas o müstakil sahanın kifayetini resmetmektedir. İhtisas tekamülünde bir ana unsuru olmakta ve böylece bireyin toplum içindeki sosyal duruşuna ahenk vermektedir.

Yakın bir gelecekte eğitim ve organizasyon problemleri realize oldukça ihtisaslaşmamış hiç kimse kalmayacaktır. Böylece ihtisasın derinliği ile hak ediş açısından bir denge bir motivasyon oluşumu gerekecektir. Hayatın herkese açık bilim kurgusunda nasibini alabilen herkes kendi ihtisas derinliğini kovaladıkça hem bireysel hem de toplumsal tekamül ortaya çıkacaktır.

d. Örgütlenme Realitesi Perspektifi:

Bilgi çağı perspektifi altında her bireyin bir çalışma sahası olması ve bu sahada bir ihtisas oluşturması beklenmektedir. Bunu sağlayacak örgünün özellikle eğitim sistemiyle destekleneceği aşikardır. Aynı zamanda internetle entegre olmuş bir yaşantı tesis edilmesi mümkündür. Bugünkü durumda bu merkezli oluşumu sağlamaktadır.

Örgütlenme gerçekleri altında hem kurumsal hem de ihtisas bağlamında insanların birbirlerinden haberdar olmaları mümkün hale gelmiştir. Böylece örgütlenme bazında fikirleri paylaşmak ve bunun sonucu olarak yönetim perspektifinde kapsamlı bir görüş olgunluğu sağlamak mümkün hale gelmektedir. Demek ki geleceğe yönelik faydalardan hiç şüphesiz biri insanların daha kapsamlı fikir mütalaaları yapabilir duruma gelmeleridir. Bunu işlemek ve örgütsel yapılanmada dinamikler haline getirmek bence demokrasiye önemli bir hizmet olacaktır.

e. Sosyal Yaklaşım Realitesi:

İnsanların; siyasi partilerinde anlam kazanmasıyla daha mantıklı ve tutarlı bir disiplin oluşturmaları organize oluş gerçeklerini fizyolojik güdülerden arındırarak sosyolojik güdülere yöneltmeleri beklenmelidir. Böylece insanlar toplumsal olgulara zaman ve böylece dikkat ayırma şansları artacaktır. Dikkat verildikçe görülecektir ki her insan gerek siyasi olgulara gerekse toplumsal davranış tutarlılıklarına daha kendilerini yakın hissedeceklerdir. Bu oluşum gerçek demokrasi olgularını canlandırma ihtiyacını zorunlu hale getirecektir. Aslında demokrasi mantalitesi bir ihtiyaç örgütlenmesi olarak kendini kendisi realize edecektir.

İnsanlar organizasyon olgularıyla kendi duruş etkinliklerini daha anlamlı buldukça siyaset ve sosyal oluşumların hareketlenmesi teşvik edilmeli ve böylece sosyal anlamda kaynaşma olması yönetilmelidir.

f. Dernek – Tarikat Gerçeklemeleri:

İnsanları ilgileri perspektifinde tarihten gelen yaklaşımlarla başlayan bu yapılanmanın Altın Çağ yorumuyla etkilenen bir geleceği düşünebiliriz. Dolayısıyla insanlar bugüne sürüklenen zihniyetlerinden hareketle geleceği algılayacaklar ve kaynaşma perspektiflerini anlaşılır yapacaklardır. Yanlışları ve beğenilmeyenleri ayıklamak yeniden yorumlama gerçeğini ve böylece daha anlamlı bereketi oluşturacaktır.

Biz insanlara kendilerini daha kolay anlayabilecekleri bir veche oluşturmaktan başka bir şey yapmadık. Yönetsel dinamikler ve bunların bilimle desteklenmesini sağlayacak ortamı hazırladık. Bu çalışmalardan ilim veya sıradan olan her insanın faydalanabileceği çok şeyler bulunmaktadır.

Unutmamak gerekir ki hayata ünsiyet kendi duruşunu yaratmakla daha kolay sağlanır. Böylece farklı olmayı başarabilir ve kendi doğruluk özünü daha kolay tesis edebilirsiniz.

g. Siyasi Konjonktür Dinamikleri:

Siyaset aslında toplumun gelişim parametrelerini yaratan önemli bir oluşumdur. İnsanlar yenilenmeyi ve tekamülü bu dayanakla beslerler ve oluştururlar. Siyaset geleceği yönetme sanatı olarak görülmelidir. Gelecek zenginlik, refah ve umut taşır. Böylece halkın gelişim perspektifini yaşama dönüştürür.

Demokrasi kurallar, detaylar ve yeniliklerle teşekkül eder. İnsanların benimseme özellikleri karşılanarak düşünsel bir anlayışın hareketlenmesi sağlanır. Tez – anti tez duruşu insan aklının yeteneklerini gösterir. İnsanlık rasyonel oluşları daha çabuk benimser. Bu da insanlığın sürekli gelişim parametresinin oluşmasını sağlar.

Konjonktür insan hayal gücünün odaklanmasını sağlayan kabullerle meydana gelir. Değişkenliği kadar yapılanma şartlarıyla da ilişkilidir. Bu insanlığa bir gelişim mantığı katar. Unutmamak gerekir ki üretim – tüketim – kalite duruşları hep canlılığın kontrolü anlamını taşır. Bu canlılığı insanlar ve liderler motive ederek farklılık yaratırlar.

2. HALK – DEVLET VE YÖNETİM:

Yakın Çağ örgütlenmesi devleti ve bunun kontrol mekanizmalarını fayda lehine kullanmayı öğretmiştir. Dünya fırsatlarını iyi kullanan Batı refah olguları bazında da kendi durumunu en iyi şartlara taşımayı bilmiştir. Yönetselliğin uygunluğu kadar devletin çarklarının üretkenliği de önemlidir. İnsanların ihtisas dinamiklerini yönlendiren yapılanmasıyla halk ekonominin derlenip organize olmasıyla yaşamsal enginlik yaratmıştır.

Bolluğun insanlarca yanlış algılanması nedeniyle sosyolojik olgular eğitimle dengelenmek zorundadır. Bugüne kadar ihtisası meslek bazında düşünen yapılanma aynı zamanda insanlığa zamanı mantıklı ve üretken kullanmayı da öğretecek şartları yaratabilmelidir.

Yönetim ilgi-kendini adama gibi subjektif davranışlarla yakından alakalıdır. Unutmamak gerekir ki sistemin başarısı sistemi benimsemekle başarı çıtasını yükseltebilir.

a. Halkların Beklenti Perspektifi:

Halklara sunulan fırsatlar ve etkileşim insanların duyarlılıklarını oluşturur. Durağan ve yönetsellik mantığını kuramamış halkların insanlık çıtasını etkileyecek oluşumları kendi doğalarıyla yükseltmeleri mümkün değildir. Dünyanın bugüne gelmesini sağlayan İngilizlerin aç gözlülüğünden çok oluşan fırsatlardan kendilerine pay çıkarmasını becerme olgusu yaratmıştır. Yani Amerikanın tarım ekonomisi olgularını tasarlayanlar zencileri köle yaparak bolluğu etkilemişlerdir. Bolluğun eğitime kanalize edilmesi bilimin çığ gibi büyüyen potansiyel yöneliş dinamiklerinin ortaya çıkmasını sağlamıştır.

Halklar bireysel gayret ve bireysel tercih oluşumlarında kendilerine yorumsal duruş üretirler. Bunlarda mutlaka siyaset ve yönetim olgularıyla bereket sağlayabilir.

b. Devlet Varlığı Realitesi:

Yakın Çağın en önemli katkısı halklara dayalı devlet sistematiğini kurması, örgütlü ve ihtisaslaşmış bir kurumsal duruş ile devlet kalıbını gerçekleştirmiştir. Dolayısıyla devlet her zaman rasyonaliteye doğru itilmiş olmakta ve böylece büyüyen ekonomi ve refah arayan bir üretkenlik doğmaktadır.

Eskiden kral veya padişah kendinde topladığı sahibiyeti ve karar formasyonunu hukuk sistematiği ile halka uygulattırarak halkın kendi kaderi bilinci oluşmaktadır. Bizim yaptığımız bütün çalışmalar bu devlet varlığının performans yönünü kuvvetlendirmektedir.

İnsanlar devleti hazır bulunca kendi tecrübeleri kapsamında devlete hizmet ettiklerini görebilmektedirler. Bu durumda devlet yönetim formasyonunu demokrasi ile bütünleştirebilmek için performans olgusunu öncelikle kullanmak durumundadır. Halk performansı anladığı kapsamda kendi uyumunu kontrol ederek gerçek bir parça haline gelecektir.


c. Devletin Örgütsel Yapılanması:

Devletin hizmet ve fayda üretebilmesi kendi organlarındaki stratejilerin rasyonel davranış yaratabilme olanaklarıyla mümkündür. Bu durumda devlet bir yönetsel çabayı geliştirebilir olmak zorundadır. Yönetselliğin hedefi rehabilitasyon ve refah yaratma gibi rasyonalite esaslı bir özellik taşımasıdır. Yani bugün devleti donatan sürüyle sepet yakın gelecekte kendilerinin ne kadar faydasız olduklarını anladıklarında çok üzüleceklerdir.

Performans olgusu devletin ana dayanağı durumundadır. Bunu geliştirmeyi amaçlamak zorunda olduğunda insanlar yanlarında taşıdıkları beynin ne işe yaradığını anlayabilecekler ve bunu işlemeyi öğreneceklerdir.

İnsanlara gerçekçi olmayan duruş yapıları kazandırmak yanlıştır ve bu oluşum o toplumları dejenere eder. Bu da geleceğin çökmesi anlamına gelir.

d. Başarının Hukuk ve Güç Boyutu:

Çaba ve gelecek akılla bütünleşince başarı doğar. Başarı kendini gösteren bir farkı belirginleştirir. İnsanların başarıları onların eligbl olmalarını sağlar. Demokrasi bu açıdan insanlara şans vermeli ve bu insanların parlaklıklarını göstermelerine olanak vermelidir.

Bakış açısı şu olmalıdır: bir şeyi iyi yapan diğer şeyi de iyi yapar. Zira insan dikkat – ilgi ve istekliliğin yansımasıdır. Bu nitelikler evrensel değerlerle bütünleşince hukuk, teşkilat kazanıp etki olunca da güç yaratmaktadırlar.

İnsanlara hak vermek insanlara şans vermekle eş anlamlıdır. İnsanları köle-esir-suçlu gibi damgalarla bugüne taşıyan sistematik artık kendini geliştirebilecek duruma gelmiş bulunmaktadır. O halde gelecek daha anlamlı olacaktır.

e. Zorluklar – Engeller ve Başarı:

Devlet işlevsel oluşumunu irade ve gücüyle halkı yönlendirerek sağlar. Bu ilk çağlarda da böyle olmuştur, şimdi de böyle olmaktadır. Fark sadece devletin ihtisaslaşması ile hareketliliği daha derinlemesine yapabilir duruma gelmiştir. Bunu başarının bir gerçeği olarak görmek gerekir. İnsanları kaynaştırmak, ortak eylem girişimleri yaratmak mutlaka yönetilmesi gereken bir husus olarak görülmelidir. Bir girişim tasarlanırken ortaya çıkacak güçlüklere karşı korunmadığı takdirde başarılı olamaz.

İnsanların çıkar ve tembellikleri onların bilinçlenmemiş fayda olgularından yoksun olduklarını gösterir. Hiçbir girişim başkalarının çıkarlarından etkilenmeden ortaya çıkamaz. Bu durumda toplum zorlukları aşmayı kültür haline getirebilecek tarzda kendini yenilemeyi önemsemelidir. Rasyonalite bu kapsamda insanlara yol gösterici unsur olmakta aynı yaklaşımı “fayda” perspektifinde de geliştirmek yararlı olacaktır.

f. Toplumsal Duyarlılık Disiplini:

İnsanlık “evrensel doğruluk” bileşkesini önemsemektedir. Bu durumda yönetim evrensel doğrular bileşkesinde kendisini tutarlı kılmayı önemsemelidir. Bunu başarabilmek ancak lider ve yetkililerin makamlarını hak etmesiyle mümkün olabilir. Bu ne demektir? Tecrübe hanesinde başarı olmayan kişilerin etkisi olamayacağı anlaşılmalıdır. İşte demokrasi öz olarak hak ediş perspektifinde halkla yönetimin birleşmesini sağlayan bir anlayışı yaratmak zorundadır.

İnsanlar “bana dokunmayan yılan bin yaşasın” gibi sorumsuz olmayı tercih ediyorlarsa bunun nedeni halkla – yönetim kurgusunda tarihsel bir birleşim olmamış demektir. Böyle olunca insanlara eşit olduklarını sandıkları bir tercih yapılanmasında gerçekçi bir duruş ortaya koyabilmelerini beklemek zor olur.

3. DEMOKRASİ BİRİKİMİ:

Yönetim örgütlenmesi Hazreti İdris ile başlar. Bu durumun ana teması halkın sınıflara ayrılması, askerlerin kurulan sistemi muhafazası şeklinde ortaya çıkmıştır. Tanrıyı temsil eden bir firavun yönetimin kurallarını belirlemektedir.

Yunan medeniyeti şehir devleti kişiselliği üzerine oluşmuştur. Bu dönem özellikle soyluların toplanarak birlikte karar aldıkları bir süreci başlatmıştır. Demokrasi terimi de bu dönemde ortaya çıkmıştır. İngiliz monarşisinin demokrasi ile yönetsel müştereklik denemeleri halkın yönetimde yer almasına olanak vermiştir. Bugün Batı medeniyetinin soylular yanında halkla bütünleşen bir sistematik kurduklarını görmekteyiz.

Türkiye Atatürk’le parlamenter bir yönetsellik tesis etmiştir. Sınıf olmadığı için Silahlı Kuvvetler iyi eğitilmiş komutanlarla mevcut sistemin koruyucusu durumuna getirilmiştir. Demokrasiyi insan yeteneği – liderlik vasıflarıyla müştereken çalıştırmak için siyasi parti işlevselliği güçlendirilerek düzenin muteber kılınmasına çalışılmaktadır.

a. İdealize Edilmiş Gelişme Perspektifi:

Mevcut düzenin üç kuvvet erki şeklinde anlaşılır kılınan yapısı subjektif ölçüye bile sahip olmadığından siyasi parti liderinin sempatisine dayanan bir sistem söz konusudur. Halk konjonktürel oluşları bilmediğinden özellikle Türkiye gibi ülkeler gizli şekilde ekonomik açıdan güdülmektedir. Böyle olunca dünya egemen güçleriyle uzlaşan bir yapı ortaya çıkmaktadır.

Çalışmalarımıza “yaşama erki” ilave etmemiz mevcut sistemin tezahürünü anlaşılır kılmayı başaracaktır. Böylece halk kendisine hizmet eden siyasi partinin daha objektif değerlerle anlaşılır olmasını öğrenebilecektir.

Erklerin kendi işlerinde bir mutabakat yapılanması gereği vardır. Bu yapılanmanın ideolojisi ADN olacağına göre uzlaşmayı rasyonalizasyon gerçekleştirecektir. Böylece bilim bir anlamda performans bakışıyla anlaşılır şekilde halkı aydınlatabilecektir.

Devletlerin kendi ayakları üzerinde durabilecekleri gelecek oluşumunda halklar daha etkili şekilde demokrasi ile tanışacaktır.

b. Halkın Yönetime Katılma Etkilerinin Realitesi:

Bugün için performans konusu konuşulmadığı gerçeğiyle yönetime talip olanlar kendilerini gösterememektedirler. Siyasi partilerin adaylarının daha belirgin idari duruşa sahip olmalarını sağlamak bence alınması gereken tedbirlerin başında olmalıdır. Hele fakir ülkelerin eğitimi yetersiz kişilerin rasyonel duruşları söz konusu bile olamaz.

Yönetim gerçekte bir performans olayıdır. Bunun detaylardaki insan etkisi görünür duruma geldikçe insanların kendilerine çeki düzen vermeleri çabuklaşacaktır. Türkiye’de yerel yönetimlerdeki rantlar cazip olduğu için insanlar bu oluşumdan pay çıkarmayı önemsemektedirler. Halbuki gerçekte halka yönelik hizmet perspektifi anlaşılır olsa halk daha anlamlı şekilde yönetimi seçebilir duruma gelebilir. Yani başarı bireyin stratejik perspektifi olmadığı sürece halkın tercihleri anlam ve bereket oluşturamayacaktır.

c. Geleceğin Yönetimi Bakımından Alternatifler:

Bir devletin 5 yıllık kalkınma planı hazırlanabiliyorsa gelecekle ilgili beklentileri var demektir. 2K 1R perspektifiyle ortaya konulan arayış şehirlerin de 5 yıllık gelişim programları olabilecek demektir. Bu oluşumları profesyonel kadroların yönlendirmesi kaçınılmazdır. Böyle bakınca insanların tercihlerinden çok gelişim trendlerini performansla bütünleştirmek önem kazanmaktadır.

Siyasi partilerin insan gücü etkileri, stratejik bereket oluşumlarının realitesi, en önemlisi ülkenin ekonomik duruşu oluşları gerçekçi anlama sokmaktadır. O halde yönetimin bir performans kimliği taşıyabilmesi için detaylarla beklentileri anlamlı kılacak etkinlikler üretmek gerekecektir. Amaç daha iyi hizmet ve daha iyi örgütlenme olmalı, bireysel etkiyi anlamlı kılacak çabalar üretilmelidir.

d. Sistem Bilinci Arayışı:

Ben çalışırken insanlar sistemin önemli olduğunu söylerlerdi. Ama sistemin performans duruşu olmadığı için insanların emekleri görülmediğinden yığınla kalpazan sinek avlayarak zamanı geçirirlerdi. Bu konu çok iyi anlaşılmalıdır. Sistem ile birey katkısı ne kadar detayda birbirlerini etkilerse o kadar yüksek performans ortaya çıkabilir.

Sistem gereklidir; zira sistem insanlara ihtisas gözlüğü takmayı öğretir. İnsan önemlidir çünkü aktiviteyi insan gerçekleştirmektedir. İşte bu ikisinin buluşmasını performans sağlayabilir. Bu nedenle biz yaşama erkini önemsedik. İnsanlar performansı da büyük olasılıkla abartacaklardır. Ama sonunda rasyonel ölçülerin doğacağını ve buna insanların yöneleceğini düşünebiliriz. Yönetim ve sistem bu bağlamda bütünleşebilir.

e. Liderlik Olgusu Etkisi:

Toplumu etkileyen ana faktör bireylerin geniş düşünme bereketleridir. Bu oluşumu Platon arsızların toplumu olumlu etkilediği şeklinde yorumlaması çok yanlış değildir. Tabii Platon bunu eğitim olanakları olmayan zaman için söylemiştir ve dünya bunu asırlarca acımasız şekilde benimsemiştir. Eğitim – strateji ve taktik gibi yetenekler insanlığın organize detaylı gelişim fonksiyonunu yaratmasını sağlamıştır. İnsanın eğitildikçe detaylarda boğulduğu, bu onun cesaretini ve gaddarlığını azalttığını göstermiştir.

O halde demokrasi stratejik araştırma merkezlerinin çalışmaları ve dünyadaki deneyimleri paylaşarak insanları etkiler yapıya sokulabilir. Her ne olursa olsun ben lider sempatisinin önemli olduğunu düşünüyorum. Kaldı ki bugün ADN çalışması çok kompleks bir toplumsal etkileşim olgusunu eğitebilecek olgunluk sağlamış bulunmaktadır. Bunun insanlık için bir avantaj olduğunu düşünürsek yetenekli liderleri artık toplum yetiştirebilir diye düşünebiliriz.

f. Geleceği Kim Yönetir?:

Bugüne kadar İngiliz soylularının sağladığı etkiyi zaman zaman takdir etsem de insanlığı bu kadar olumsuz etkiledikleri için kızıyorum da. Dünya dört temel millet grubu tarafından oluşturulacak ve 25 er seçkinden oluşan stratejik tercihler grubu tarafından etkileştirilmelidir. Bunun realitesini gerçekleştirebilmek için her millet grubu kendisine bir stratejik araştırma merkezi kurmalıdır. Bu merkezler seçkinler grubunu etkileyip yıllık toplantılarla dengeli bir gelecek stratejisinin oluşturulmasını sağlayacaktır.

Benim yaptığım çalışmalar tüm insanlığın malıdır. İnsanlık benden sonraki eğitim – sosyalizasyon – organizasyon yönelişlerinde adil – anlamlı ve bereketli tercihleri kendileri yapabilir. 2K-1R insanlığa merkezi olmayan değişim ve gelişim perspektifi kazandıracaktır. Böylece hayatla istediğiniz şekilde oynama imkanı kazanmış oluyorsunuz.

g. Halkın Gelecek Tercihleri Realitesi:

Demografi ve performans halkların kendilerini gelecek bazında etkileyici iki husus olarak görülmelidir. Bu durumda halk diğer kardeş veya farklı milletlerin halklarıyla kendi becerilerini realize etme tercihlerini kendileri yapacaklardır. Böyle olunca tekamüle dayalı örgütsel bereketi önemseyen bir evrensel dinamik ortaya çıkacaktır ki bu halkları tercih kriterlerinde etkileyecek faktör olacaktır.

Halk kendini hangi konu ve sahalarda üstün görmek istiyorsa partilerin önerilerini değerlendirerek tercih yaparlarsa demokrasinin bir anlamı olur. Lider etki sahasını belirler. Gruplar kendi realitelerini anlaşılır hale getirebilirler. Bu yaklaşımlar insanlığın kendi değerlerini görmeyi kolaylaştıracak ve hayatı renkli ve anlamlı kılacaktır. Özellikle gençler kendi potansiyellerini bu sahalara kanalize ederek geleceğin bereketini yaratabileceklerdir.

h. Temsili Demokrasi Kriteryaları:

Halkın kendi kendini idaresi, parti yaklaşımı içinde partinin lider ve yönlendirmesiyle halkla bütünleşir. Bu ne demektir? Üç siyasi parti kendi perspektifinden halkı etkileyecek böylece halk yöneten-yönetilen-doğa mantığını algılar duruma gelecektir. İhtiyaçlar bazında öncelikleri halk yararına görmek ve rasyonel tekamül davranışını yaratmak siyasi partilerin asli ilgi sahaları olmalıdır.

Parlamento birleştirici, uzlaştırıcı, geliştirici mahiyette siyasi yönelişlerin etkileşim arenası olmalıdır. Burada ADN duyarlılıkları rehberdir. Surelerin ayrı ayrı gerçeklerle ilişkisi tartışılarak dengelenen önemseme bilincini yaratacaktır. Hak ve adalet duyarlılıkları çatışmaların derinlik yaratmasını sağlayacaktır. Bu şekilde adaylığını önemseyen bireylerin çabaları açılımı ve duyarlılıkları halka yansıtacağından demokrasi etkileşimi doğacaktır.

Bugün arka planda kalan temsili realite parlamentoda halk anlamında etki kıvılcımı taşımadığından vekiller memurdan farksız durumdadır.

i. Tarihi Açıdan Demokrasi Denemeleri:

Aslında hangi güç unsuru olursa olsun yönetim tarzı halka uygunluk getirmiştir. Lider halkla halkın iknası paralelinde başarılı olabilir. Bugün özellikle medyanın yarattığı düşünsellik insanlara dimağ açıcı bir mahiyet oluşturmaktadır. İktidarların başarı veya başarısızlıkları somutlaştırılmadığından konjonktürel kıvılcımlar siyasi tarzların yönlendirilmesine imkan vermektedir.

Fakir ülkelerin halk öncelikleri önemsenen ihtiyaçlarla ortaya çıktığından bu ihtiyaçları konuşan ve ümit veren liderler ön planı yakalamaktadırlar. Halbuki ADN temel olarak insanların düşünsel bereketini fizyolojik duruş etkisinden değil sosyolojik gereklilik açılarından alacaktır. İnsanların tercih belirlilikleri onların duyarlılıkları ve sorumluluklarıyla bütünleştiğinde daha gurur verici bir yaşam etkileşimi yaratılmış olacaktır. Halklar hayatı hak ediş kriteryaları açıklığında gördüklerinde daha önemli bir oluşum arayacaklardır.

j. Demokrasi Çeşitliliği Tercihleri:

Devletin organize yapılanması insanların ihtisas eğilimleriyle dengelenen bir bütünlüğe ihtiyaç duyar. Sınıf etkinliği olmadığından insanların duruş yetenekleri varlığa ve refaha ilgi duymaktadır. Bu ilgiyi öncelikle bireysel duruşla ilişkilendirmek gerekir. Kanun – polis gücü – adalet uygulamanın uyumluluk yansımasını anlaşılır kılar. Kanun ADN yakınlığı ile ilişkili oldukça halk kendisini daha emniyette hissedecektir. Rasyonalite mantığını geliştirmek ve bunun ikna edici tarafını kuvvetlendirmek zaman bazında daha duyarlı yaklaşım disiplini yaratacaktır.

Yöneticilikle demokrasi ikna olma açısından önemlidir. Bunu insanlar görebilmeli ve ikna yöntemlerini anlaşılır hale getirmeyi ve bunlara önem vermeyi benimsemelidir. Hangi tipte etkileşim olursa olsun mutlaka beklenen faydalar veçhesiyle önem kazanacaktır.

k. Temsili Demokrasi Tek Seçenek mi?

Yönetimin ihtisas sahalarını harekete geçiren böylece ekonomi – sosyoloji oluşumunu sağlayan bir özellik taşıdığını düşünebiliriz. İki yüz yıl önce Yakın Çağ kuruluşu ihtisası soyluları kabullenen bir sistematize geliştirmeyi kolay yol olarak gördüler. Biz bunları bugünkü gelişmeler çerçevesinde yorumlayabiliriz. O halde son elli yılın verilerini gözlemleyelim. Birincisi medya insanlığa daha anlaşılır bir dünya sunabilmektedir. İkincisi bilgisayar ve telefon ile sağlanan iletişim oluşumu insanlara büyük olanaklar vermektedir. Üçüncüsü sivil toplum kuruluşları aktivite kazanmaktadır.

Yönetim her halükarda kendini tekamül ettiren bir doğa yaratmak zorundadır. Altın çağ bu oluşumu tüm insanlığa mal edecek alt yapıyı sunabilir duruma gelmiştir. Böyle olunca yönetsellik dinamikleri “insan” odaklı yaklaşım perspektifini anlaşılır kılabilecektir. İhtisaslaşan ve din-bilim oluşumlarını dengeleyen dünya yönetselliği daha anlamlı kılabilecek olanakları ortaya çıkarabilir duruma gelebilecektir.

l. Teknolojinin Gelişimi Yönetsel Kurguyu Nasıl Etkileyebilir?

Dünya kendi ihtisas dengelerinde yönetsel olguları kolaylaştıran imkanları geliştirmektedir. Bu durumda enformasyon olgusu karar dinamiklerine kolaylık sağlayacak şeklide gelişmektedir. Yönetsellik bir geleceği planlama, iki günü etkileme, üç uzun vade tekamülünü yaratma açılarından işlevsellik taşır. Bu oluşumları geleceğe aktarmak performans ile dengelenen bir bereketle anlaşılırlık kazanabilir. Böyle bakarsak bugüne ve geleceğe dikkatli bakabilen bir ortam yönetim oluşlarını daha kolay anlaşılırlık kazanır. Bu durumda zamanı birikim ve hedefler çerçevesinde kullanma disiplini oluşturmak mümkün hale gelecektir.

Teknoloji niyet ve beklentileri analiz etmeye olanak verdikçe demokrasi bunlardan etkilenerek gelişecektir. Önemli olan geleceği hayal etmek ile birlikte bunun realitesini görebilmektir. Bu şartlar sağlandıkça insanlar hayatın daha anlamlı oluşmasını sağlayacaktır.

4. YÖNETİM AÇISINDAN DEMOKRASİ:

Tarihsel perspektif insanlığın millet – devlet olgularını çağa uydurma çabaları ile oluşmaktadır. Bugün gelişmiş ülkeler arasında Batı dünyası Roma yönetsel disiplinin devamı olarak geliştirdiği sistematiği kullanmaktadır. Yani soylular sahiplik – sorumluluk yansımaları yanında halkın sosyolojik duruşunu kendilerine benzetme yönüyle oluşumlara yön vermişlerdir.

Türkiye yaratmaya çalıştığı burjuva sınıfı, partilerin örgütsel yöneliş etkileri, sistemlerin lider perspektifinde oluşumları, sistem olarak performanstan çok duruş aranan bir yapı ile bir yönetim belirginliği oluşturmaya çalışmıştır. Yakın çağ yönetim erkleri sistematiği işletilmeye gayret edilmekle beraber irade inisiyatifi tek parti oluşumlarıyla dengelenen bir başlangıca sahip olduğu için bugün politik anlamda bir çekişme varlığı oluşturulmaktadır.

Seçkinlik mutlaka belirgin olmalı, bireysel beceri olgunluğuna dikkat edilmelidir. Her insanın her işi yapar mantığı demokrasi için yanlış bir tercihtir.

a. İrade ve Realize:

Yakın çağ düşünselliğinin dayanağı tez-anti tez doğruluğu açılımıdır. Bu şu demektir? Herkes konuşmuş herkes haklı çıkmıştır. Halk herkesin haklılığında kendine göre doğruluğu seçecektir. Konjonktürel dengeler ve reaksiyoner olgular belki bu şekilde kolay realize oluyordur. Ama biz halkların tekamül dinamikleri yaratmasını istemekteyiz. Bu hedef alındığında irade halkın stratejik benimsemelerini etkileyecek tercihler ortaya çıkaracaktır. Yani halk kendini geliştirmeyi, böylece refahı hak etmeyi benimseyecek bir anlamda herkes kazanacaktır. Partiler hak bilinci esasına dayalı gerçeklikleri savunacağından halk batan geminin malını değil kendi tekamül perspektifini seçecektir. Böylece demokrasi – yönetim – yönetilen mantığı açıklık kazanacaktır.

İnsanların tekamül yönelişleri hızlandıkça sosyalizasyon – kalite ve performans gelişecektir. Bu da hak edilen bir yaşamın oluşmasını sağlayacaktır.

b. Hiyerarşi Kimliği Bilinci:

Kurumsallaşma, kurumların teşkilat seçiciliği, insanların makamlarına yakışmaları çok karmaşık gibi görünen ama çok önemli hususlar göstermektedir. Mesela Silahlı Kuvvetler rütbe – görev süresi eksenli bir hiyerarşiyi uygulayarak komuta ve tekamül olgularını anlamlı kılmayı denemektedir. Bu gizli manipüle edilse bile daha rasyonel kabul gören bir uygulama mantığı vermektedir.

Siyasi etkilerin çok kabul gördüğü diğer kurumlarda birbirine bağımlılık ve tanıdığı ekibe sahip çıkma anlayışı çok yaygındır. Dolayısıyla dikkat edilmesi gereken görevle insanın bütünleşme durumu olmalıdır. Beklenen performans diye bir sorumluluk bilinci yerleştirilirse bence kurumların hiyerarşi disiplini anlam kazanarak etkinliği arttırabilir.

c. Demokraside Kim Karar Verir?

Siyasi partilerin yaklaşımı, iktidar olgusu ve parlamento ortak anlayışın tartışma ve oluşma perspektifini verir. Stratejik yönelişler toplumların yararına olmak bakımından bazen açık olmazlar. Bu durumda stratejiyi gizleyen politik durumlar devreye girecektir.

Politik duruşların tez ve anti tez olguları halkı meşgul ederken gizli strateji yönetim unsurları tarafından realize edilir. Böyle bir yansıma halk hissetse bile önemsemediği bir oluşum halinde tezahür eder. Halkın temsilcilerinin halkın kötülüğü kapsamında bir yönelişi tercih etmeleri söz konusu olamaz. Sadece teşkilat oluşum tercihleri kritize edilerek gündem başkalaştırılır. Gelecekte hangi tercih olursa olsun önemli olan rasyonalizasyondur. Bunu iyi görmek birikim olgularını ve öncelikleri belirlemede yardımcı olacaktır.

d. Karar İsabeti Etkinliği:

Öncelikleri belirlemede devletin tercih ettiği gelişim faktörleri çok etkili olmalıdır. Geri kalmış bir ülke mutlaka çok geniş kapsamlı yatırımlara ihtiyaç duyar. Dünya bu oluşumunu gelişmiş ekonomilerin rasyonalitesi perspektifinde gerçekleştirmektedir. Gelişmiş ekonomilerin yatırım rasyonaliteleri ile dünya genelinin bir ekonomik bağı vardır. Bu daha çok konjonktür ile duyarlı gelişmektedir.

Ahir zaman işlevselliği eğitim – ihtisas öncelik perspektiflerinde toplumları örgütleme mantığı yaratarak örgütlenmeyi hızlandıracak böylece bireylerin yaşam dinamikleri fizyolojik manada anlam kazanan bir bütünlüğe kavuşacaktır. Bu kapsamda planlama olgusunu teşkil edilecek merkezlerle geliştirmek, böylece devlet duruşunu anlamlı yönlendirmek bence çok önemlidir.

e. Geniş Düşünme Perspektifi:

Dünyada bir çok ülke toplum ve millet duyarlılıkları gelişmemiş şekilde yaşadığından insanlara milli perspektif kazandırmak zaman alacaktır. Tarihsel perspektifi olmayan milletlerin gelecek bazında rasyonel demografik figürlerle motive edilmesi gerekir.

İnsanların liderlik vasfı tezahürü kolay bir oluşum değildir. Bu nedenle nesillerin bereket kazanmalarını sağlayacak özel uygulamaların şekillendirilmesi ve bunların duygusal etkileşim olgularıyla donatılması gerekir.

Geniş düşünebilmek eğitim – gereklilik ve hiç şüphesiz istekle olabilecek bir sonuçtur. Bunu yönetmek ve yönlendirmek özel tedbirlerle mümkün olabilir. Eğitimin ve ihtisasın geniş düşünmeye katkı sağladığı gerçeğiyle yola çıkmak ve potansiyel tohumlamalarla toplumları etkilemek en doğal yaklaşım olmalıdır.

f. Halkın Gerçeklerle İlişkisi:

Bugün liderler kapsamında gündem örgüsü içinde halkın meşguliyeti anlamlı gibi görülebilir. Zira teşkilatlanma belirginliğinde devlet bazı kesimlere daha öncelikli imkanlar sunabilmektedir. Biz bunun makul olduğunu daha adil oluşması halinde bereketin daha olgunluk kazanacağını düşünmekteyiz.

Kapitalist olgu burjuva denemesinde belli bir aşamayı yaratmış profesyonel yönetsellik daha öncelikli olgulara ulaşmıştır. Bu durumda profesyonelliği evrensel kılmak halkın gayret ve yönelişlerini rasyonelleştirecektir. Böyle olunca tekamül ve bireysel etki oluşumları diğerlerini etkileyecektir. İnsanlık tecrübelerini daha yoğun paylaştıkça gelecek nesillerin gelişimi daha güçlenecektir.

Unutmamak gerekir ki insanlık zoru başarmış var olan bir oluşumu meydana getirmiştir. Yenilenme ne kadar şeffaf olursa o kadar daha uygunluk taşıyacaktır.

g. Halk Doğruları Görebilir mi?

Fikir ve düşüncelerin lider merkezli beğeni ve etki kazandığını kabul edebiliriz. Nitekim son 200 yıl bunun örgütsel yönelişlerin disiplininde liderler bağlamında hayata aktarıldığını görmekteyiz.

Halkın zor olan tarafı sorumluluk bilinci farklı tezahür eder. Halk çıkar bağlamındaki olasılıkları daha cazip bulur. Bazen gayret olgusunda cömert davranmak gerekebilir. Nitekim devletlerin yatırım stratejilerini dar kesimlerle duyumlu olarak gerçekleştirmesi bunun halk tarafından algılanmasını riskli görmesinden kaynaklanır.

Lider halkı etkileyecek yaklaşımları kendi olsa nasıl yapardı dan çıkarırı genellikle. Stratejik duruşları halka benimsetmek genellikle zordur. Bu nedenle lider halk işlevselliğinde her zaman dikkatli davranmak belki de en uygun olanıdır.

h. Çalışmak – Refah – Hak dizaynı mümkün mü?

Yakın çağ çalışmayı hayat duruşu haline getirince stratejik tercihler bilinci insanlara teşebbüs dengelerini değil ihtisas dengesinde gayret bütünlüğünü öğretmiştir. Demek ki çalışmak, stratejik bir birikimle ihtisası tekamül ettirmek doğal oluş haline getirilmelidir.

Refah daha çok devletin itibar veçhesinde doğan bir sonuç olmaktadır. Bu sonucu anlamlı görmek insanların hak anlayışlarıyla uyumlu yapıldıkça gelişen bir performans döngüsü doğabilecektir. İşte bu bakış insanların hak ediş anlayışlarını daha anlamlı yapabilecektir.

Aslında olması gereken her şeyin özgür iradesine etki eden gayretlerle kendi hayatını kazanabilme fırsatı en doğru ve anlaşılır yaşam tarzı olmalıdır. Cennet bu şekilde her bireye kader çizgisi vermede şans perspektifini anlaşılır kılacaktır.

i. Hak Ediş Disiplini Başarılabilir mi?

Dünya iki açıdan geçmişten ders çıkaracaktır. Birincisi uyanıkların hak bilmez soysuzlukları, ikincisi soysuzluğun yarattığı sahiplenmeye olan ihtiyaç. Biz bu iki oluşum dinamiğinin yarattıklarını görebilmekteyiz. Ancak ahir zaman olgusunda profesyonel kurum ihtisas oluşumları önemsenmektedir. Böyle olunca rasyonel davranış dinamiklerini hak edişle bütünleştirmekten başka çare kalmamaktadır.

İnsanların hayatı başarabilecek fırsatlarla yaşamaları Yakın Çağ kurgusunda da önemsenmiştir. Ancak ahir zamanın Türk özellikleriyle bütünleşmesi gerek çalışkanlık potansiyeli gerekse var olan üstünlük imajı geleceğin resmine katkı sağlamaktadır. O halde en önemli husus hak ediş olgusuna, böylece bireysel duruş yeteneğine verilmesi gereken önemi kavramaktır. İnsanlık kendine tanınan olanaklarla daha duyarlı bir yöneliş kabiliyetine ancak böyle kavuşabilir. Bu da insanlığın sürekli yenilenen bir yapısının olmasını sağlayacaktır.

j. Hukuk İnsanı Nasıl Etkilemeli?

Hukuk bilimsel kısvesine kavuşturulduğunda yaşamsal duruş yeteneklerine saygınlık artacaktır. Dolayısıyla adalet insanlığın caydırıcı oluşumu yanında sosyolojiye yön veren bir nitelik kazanacaktır. İşte bu bileşkede hukuk insanların sosyal duruşlarında rehberlik eden bir katkıyı oluşturarak anlaşılır gayretli toplum dinamiklerini etkileyecektir.

Bizim istediğimiz insanın katkı sağlayıcı fayda yönünün sürekli gelişen şekle dönüşmesidir. Böylece insanlar mutluluk iyilik oluşumlarını daha titiz ve anlamlı bulacaklardır. Bu yöneliş tanrının kutsiyet kattığı bir doğanın oluşmasını sağlayacağından insanlık hem kendini hem de toplumu daha iyi tanıyabilecek ve oluşumlara değer vermeyi öğrenecektir.

k. İdealize Edilmiş Siyasetin Anlamı:

Bugüne kadar siyaset özellikle ekonomik oluşlara yön verirken menfaat kurgusunu realize etmiştir. Şimdi artık organizasyon olgularının performansları bazında ve toplumun ekonomik – sosyolojik ve kültürel açılımlarında etki sağlayacaktır. Böylesi bir yenilik sürekli anlaşılır kılınan bir hususiyet ortaya koyabilecektir.

Dünya konjonktürel oluşum istekleri dünya performans olgularıyla bütünleştirildiğinde çok daha anlamlı bir dünya siyasetinin oluşması mümkün duruma gelecektir. İnsanlar tehdit algıları yerine millet göstergeleriyle yarışacağından fayda ve tekamül yenilenerek kendisine katkı sağlayacaktır. Bu oluşumların zaman bazında mütekamil insan olgusunun yaygınlaşmasını sağlayacağını unutmamak gerekir.

l. İnsan Zorlanmadan Tekamül Edebilir mi?

Benim yaşadıklarım göz önüne alındığında tanrının bana yaşattıklarıyla etkilenen bir başlangıca sahip olduğumu öğrendiğimde bunu realize edebilmek için son derece dayanıklı ve gayretli olabilmektedir. Bu nedenle insan eğer kendi potansiyelini hissederse ve bunu gelecek bazında kendisine gösterilecek yolda kullanırsa bu zorlanma değil başarıyı kovalama olarak algılanmalıdır.

Ben inanıyorum ki insanlar çocukluğundan itibaren kendilerini tanıdıkça geleceği daha değerli kılacak gayreti ortaya koyacaklardır. Bunun ortam içinde bireysel duruş etkinliğinde anlaşılır kılınması rekabet ve sezgi bütünlüğü oluşturacaktır. Gençliğin bu günkü yöneliş eksikliği ihtiyaç duydukları anlaşılırlık özelliği ile yakından ilişkilidir. Geleceği anlamlı kılmak çok önemlidir.

m. Geleceğin Ortaklık Bilinci Nasıl Anlaşılırlık Taşıyabilir?

Tanrısal disiplinin kudreti çok özeldir. Birincisi insanlık özellikle belli bölgelerde birikim ve beklentiye sahip bulunmaktadır. İkincisi dünya sahiplik ve yönetsellik kurgusu insanlığa yönlendirici etkiyi yapabilecek olanaklara sahiptir. Üçüncüsü ortak bilinç realitesi herkese fayda sağlayacak oluşumlara sahip bulunmaktadır.

Bu görüş paralelinde cennet olgusunun bazı bölgelerde az birikim sağlamasına rağmen bunun anlaşılabilirliğini algılamaları mümkündür. Zira insanlık tarihi öyle ilginç birikimleri yaratmıştır ki herkes aslında her şeyden haberdar durumdadır. Sadece insanlara sunulan fırsatlar eşit ve dengeli değildir. Böyle bakınca topyekun hareket disiplini insanlığa çabuk adapte olunabilecek bir nitelik taşımaktadır.

5. DEMOKRASİNİN PARAMETRELERİ:

Demokrasi; insanların örgütsel yönetim öğelerine katkılarını amaçlayan yönüyle insanı mutlu ve etkili yapmaya olanak verir. Bu yönü “bireysel etki” parametresini anlaşılır kılar.

İkinci parametre; “tercih edilen alternatifin” uygunluğunu benimsetici etkiye sahip olmalıdır. Böylece kişi istediği olmasa da bunun beğenilen bir tarz olduğu konusunda bir kanaate sahip olmalıdır. Buna “uygunluk” parametresi denir.

Üçüncü parametre alternatif tercihleri öğrenme olgusu yaratmasıdır. Böylece insanlar başka seçeneklerinde muhtemel doğruluklarını fark edebilmelidirler. Böyle olunca “farklılık” parametresi açıklık kazanmaktadır.

Dördüncü parametre verilen kararların kabul edilebilirlik derecesi hakkında kanaat oluşturmaya imkan yarmasıdır. Buda “kabul edilebilirlik” parametresini yansıtır.

Bu örnekler çoğaltılabilirse de özü bu dört hususta yer almaktadır. İncelendiği zaman bu görülecektir.

a. Eğitsel Realite ve Duyarlılıklar:

İnsanlar eğitim sistemi içinde önce öğrenirler sonra sisteme katkıda bulunabilir duruma gelirler. Bunu yönlendirmek ve bundan dünya sistematiğine katkı sağlamak gelişmeyi meydana getirir. Bu oluşum içinde insanlığın kabul ettiği olguları yargılamak fırsatı doğmaktadır. İşte Orta çağın insanlara vermediği fırsat budur. Bunu fark eden insanlık yeniden doğuş realitesine öncelik vererek hayatı zorlamayı öğrenmişlerdir.

ADN ile ortaya konulan topyekun bilim ve insan ilişkisinin mantığını anlaşılır kılmaktır. Bu insanların sağ duyularını mesnet ettirecekleri değerlerle bilimin realitesini anlamalarına imkan verecektir. İnsanlar duyarlılıklarını anlaşılabilir yaptıkça her zaman tekamüle ve rasyonaliteye önem verecekler, demokrasi bu oluşum duyarlılıklarını insanlık için tutarlı anlaşılırlığa sürükleyecektir.

b. Siyasal Partileme Realitesi:

Yakın çağ içinde sağ – sol oluşum mekanikleri kısıtlı etkileri realize etmeyi siyaseti kişisel tasarruf olarak görmeyi anlaşılır kılmıştır. ADN üç grup olarak hayata bakış perspektifi sunmuştur. Yönetenler-yönetilenler ve doğa. Bu üç yaklaşımda insanların ortak olgularını derinlemesine detayda anlaşılır kılabilecek realitelerdir.

İnsanlar kendi hissettikleriyle hayatı görmeyi başardıklarında bu üç oluşumdan farklı bir bakış açısı bulamayacaklardır. İtibarın performansla dengelenmesi insanlığın hak ediş perspektifi ile dengeli bir yaşam olgusu yaratması varlığın anlamını ortaya koymaya imkan verecektir. Halk kendini tanıdıkça zamanın birikim olgularını daha anlamlı bulacaktır. Bu değişim ile farklılığın anlaşılırlığını yaratacaktır.

c. Rasyonel Duruş Kimliği:

İnsanların “aklın yolu birdir” sözü ancak rasyonalite ile mümkün olabilir. Optimize edilen şartlar insanlar için en iyi kabul olgusunu gösterir. Bu nedenle rasyonalizasyon çalışmasına öncelikli olarak yer verilmiştir. Demokrasi ona gönül veren insanların rasyonel çözümlerini benimseme yeteneği olduğu sürece insanlığı tekamül ettirir. Aklı eren insanlar tarihi incelediklerinde hangi medeniyetlerin neden çöktüğünü nasıl kendisini yenilediğini görebileceklerdir. Rasyonalite insanlığa sürekli Altın çağ gerçeklerini görebilme imkanı verebilecektir.

Demokrasinin özü rasyonel duyarlılık etkileşimine dayanır. İnsanlar en çok böyle ikna olabilirler ve geleceği önemserler. Gayreti vazgeçilmez görmek, hak edişi ulaşılabilir yapmak insanlığın öncelikli olguları olmalıdır. Önemsiz görmek küçümsemek v vazgeçmek insanlığın soysuzlaşmasının ana etkenleridir. İnsan varlığını ve farklılığını aradıkça tekamül mukadder olacaktır.

d. Uygunluk ve Evrensel Doğrular Bilinci:

Demokrasi insanların saygınlık ölçülerini geliştiren bir maya olarak algılanmalıdır. Bunu tesis edebilmek uygunluk perspektifine öncelik vermekle mümkündür. Bireysel evrensel doğruları öğrendikçe benimseyecekler ve geleceğe daha güven ve anlam yükleyeceklerdir.

Var olan dinamikleri yüceltmek, daha tekamül edici olgulara öncelik vermek insanları birbirine güvenmeyi, birbirlerini önemsemeyi faydalı görmeye başladıkça kendi katkılarını hissetmeyi önemseyecekler böylece bireysel duruş etkisinin anlamı ortaya çıkacaktır.

İnsanlar muhafazakar olduğu kadar akıllı ve bereketli yenilikleri de benimsemeyi bilmelidir. Bu yönüyle demokrasi sistemi koruyucu ve yenileyici karakter taşımalıdır. Böyle olursa hem toplum hem de bireyler tekamül için duyarlı hale geleceklerdir.

e. Hak Realitesi ve Adalet Duyarlılıkları:

ADN öğretmektedir ki kader ve gelecek insan iradesinin bereketidir. Bu açılım içinde insan kendini daha kolay tanıyabilecek ve kendine saygı göstermeyi önemseyecektir. Bu tanrısal kurgunun hak duyarlılıkları ile kendi dimağının yaşamsal örgüsünü bütünleştirmek adil olma bilincini ortaya koyacaktır.

Adalet hak ve sorumluluklarla bütünleşen bir karakter kazandığında insanlar zorlanmadan kendileri olabilmeyi öğreneceklerdir. İnsanın mütekamil bir olgu arayışı içinde olması ve buna yönelik fırsatlarla kendisini yetiştirmesi hem hayatı renklendirecek hem de toplumun tutarlılıklarını geliştirecektir. Örgütsel dinamiklerin topluma katkıları bazında ortaya koyduğu anlamlar insanlık için önemlidir. İnsan kendi tecrübelerini kendi duyarlılıklarıyla bütünleştirdikçe hayat gelişmeyi ve yenilenmeyi başaracaktır.

f. Eğitimin Başarısı Gerçeği:

İnsanların bildiğini öğrendiği gibi bir realite ancak mağara devri dönemleri için geçerli olabilir. Öğrenim ve bilim artık daha kapsamlı manada anlaşılırlık kazanmış bulunmaktadır. Ezberlemek yerine yorumlama, problem manasızlıkları yerine anlaşılır ve anlamlı çözümlemeler insanlığa daha geniş perspektifte düşünsellik katabilecektir. Böylece insanlar mutlu olmanın da anlamını daha geniş olarak öğrenmiş olmaktadırlar.

Örnekleme yönelişi olarak bireylerin özellikle başarılı öğrencilerin duygularını diğerleriyle paylaşması, kendi başarısının etkili olan nedenini gösterdikçe hem kaynaşma çoğalacak hem de insanlar çalışarak zekalarını geliştirebileceklerini öğreneceklerdir.

Hayatı somuttan soyuta dengeli olarak hayal gücüyle destekleyebilmek tüm zamanların en etkili açılımını yapabilecektir. Bugün artık her şey insanlık için çok farklı bir mana ifade etmektedir.

g. Ekonominin Performans Kimliği:

Devlet kendi işlevsel yönetimini üretim ve verimlilik bazında oluşumların performansı kimliğinde görmeye başladığında gerek teknoloji gerek işletme şartları süratle kendini geliştirmeye yönelecektir. Böyle bir oluşum halkın verimliliği anlaması yanında gayreti ile oluşacak refahın realitesini görebilmek olanağı ortaya çıkacaktır.

Sektörel yapılanma ve gayretlerin hedeflere teksifi şehir –işletme yada kurumların tekamülüne hız katacaktır. Bu yöneliş insanlığın rasyonel olgularını hizaya getirecek ve duyarlılıkları doğru yöne kanalize edecektir. İnsanların bireysel duruş anlayışlarının ihtisasa katkısı tekamülü hızlandırarak reel ortamı daha pozitif oluşumlara sevk edecektir.

h. Sömürü Düşünselliği Realitesi:

Bugüne belli zümre veya teşkillerin diğerlerini sömürdüğü, böylece rasyonel olmayan subjektif bir iktisadi yapıdan faydanıldığını biliyoruz. ADN insanlara yaşam olgularında rahatlamayı, yönelişlerinde denge kurmayı, tanrısal oluşumun gerçekleriyle yaşama değer katma bilincini ve hak ediş realitesinin önemini öğretmektedir.

Hiç kimse kimsenin kölesi veya hizmetçisi değildir. Bu insan ne kadar önemli olursa olsun kendisini kendi hayatı ile bütünleşen bir gerçeklikle yaşatmak zorundadır. Bu itibarla insanlar ve dolayısıyla toplumlar kendilerini tekrar tanımlayacaklar ve gerçekleri anlayacaklardır. İnsanlığın büyüklüğü diğer insanlarında büyüklüğünü kabul etmekle ortaya çıkabilir.

i. Gelecek Perspektifinde Önem Taşıyan Hususlar:

İnsanların sosyalizasyon yönelişleri insanların öncelikle kendilerini daha yakından tanımalarını sağlayacaktır. Ayrıca diğer insanlar hakkındaki peşin yargılarından kurtularak onlarında kendileriyle boğuşan gerçek birer aktör olduklarını anlayacaklardır. İşte bu oluşumların gerçek yansıması demokrasiyi daha derinlemesine görebilme şansı verecektir.

İnsanın içindeki aslanın rasyonalite ile ehlileşeceğini, bunun diğerleri gibi kendisinde de aynı yönelişleri tetiklediğini unutmamak gerekir. İnsanın tarihte becerdiklerinin gerçekte aslandan da fazla etki gösterdiğini anlayabilmek gerekir. Tek farkla ki insanlar organize olmayı savaştaki başarı için gerçekleştirmişler böylece organize olan toplumun gerçekçi manada dünyayı etkilediğini öğrenmişlerdir.

Demokrasi insanların tekamül yeteneklerini hızlandırıcı mahiyet taşımadıkça gerçekçi anlaşılmış sayılamaz.

j. Sektörel Duyarlılıklar Arayışı:

Kurumsal hareket disiplini ihtisasın ve bireysel gayretin odaklanmasını sağlamaktadır. Bu gerçeklik içinde devlet yapılanmasında insanların yeteneklerini daha duyarlı yaklaşımlarla ihtisasa ve beceriye yöneltmek gerekecektir.

Hangi insanın sektörün ne kadar yararına gelişim sağlayabileceğini bilebilmek çok zordur. Bu nedenle sektörleri stratejik duyarlılık kapsamında yönlendirmek gerekir. Batının firma bazlı yaklaşımı tekamül olguları bazında bir başlangıç sağlamıştır. Ancak bunu daha derinlemesine geliştirecek olan anlayış mutlaka stratejik merkezlerle realize edilebilir. Bunu görebilmek bile başlangıç için önemli olarak anlaşılmalıdır.

İnsanlar uzun zamanı tekamül perspektifinde anladıkça geleceğin ne kadar önemsenmesi gerektiğini de göreceklerdir.

k. İnsan – Üretim – Görev – Yaşam:

İnsan kendi bireysel duruşuyla toplumun üretim mantalitesindeki örgütsel tasarımını anlayarak yönelir. Görev insanın katkısındaki netliği ve dikkatini toplayacağı hususları belirler. İnsan bu denge içinde yaşamını idame ederken sağladığı fayda ve birikimin yorumunu yaparak tekamüle olanak verir.

Bu anlayış bütünlüğü içinde demokrasi insana doğru katkıları topluma yansıtma fırsatı verdiği ölçüde başarılı olacaktır. O halde demokrasi hayatı anlamamış ve zamanı oyun olarak görenlerin değil hayata fayda katanların emeklerine hürmet gösterebilmelidir. Demokrasi doğru ve rasyonel fikirlerin kazanmasına olanak vermiyorsa topluma zarar verir. İşte bu anlamda geleceği tekamül olarak görmek en doğrusu olmalıdır.

l. Yönetsel Duyarlılıklar Realitesi:

İnsanlar liderlerin söylediklerinden çok etkilenirler. Bu nedenle gündemi etkileyen konular genellikle profesyonelce seçilir ve önemsenmesi istenir. Bu oluşumlar çalışan sistematiklerden çok halkın belirli anlayış kriterlerine etki eder.

Toplumlar büyük kararları genellikle dirayetli ve etkili liderlerle kabullenirler. Zira büyük kararlar büyük gayret ister. Organize olarak gayreti ortaya koymak toplumu belli bir zaman içinde farklı ivmelerle etkiler. Bunların yarattığı şokları toplumun üzerinden atması çok uzun süreler alır. Ancak doğasına uygun maya ile realize edilen tekamül etkinlikleri toplumları iyiye ve uyguna götürecektir.

Bu görüşlerle liderlik perspektifini anlamlı kılmanın önemi her zaman anlamlı ve tercihe şayan olacaktır.

6. KARAR VERME GERÇEĞİ:

İnsanın en büyük özelliği toplumsal değerleri var edip geliştirebilmesidir. İlk çağ ortamında yaşam savaşı veren insanlığın yönetsel olgularını tatmin etmek kolaydı. Kişisellik taşımayan ve hayatı tanrısal örgü yad korku ile yönlendirmek mümkün olmuştur. Demokrasi açılım yapılanmasında ikna etmeyi ve ikna olmayı önemsemektedir. Bu durumda alınan kararların anlaşılır, anlamlı ve faydalı olması gerekir. Bu bağlamda katılan disiplini veren yaklaşım örgütsel dinamiklerden destek alacaktır.

Karar vermek bir takım avantajları benimsemekle gerçeklik kazanır. Ancak her karar bazı yönleriyle dezavantaj da taşır. İnsanlığın karar olguları doktriner olduğu kadar mantıklıda olmalıdır. Hayır ve şerri insanlık uzun tecrübelerinde yeteri kadar algılamış bulunmaktadır. Nitekim ADN hiçte bazılarının sandığı gibi ahlaksızlık açılımı yaratmamaktadır. Hatta daha kuvvetli olarak disiplinle özgürlüğü bütünleştirmeye çalışmaktadır.

a. Kim – Neden – Niçin:

Demokrasi kurumları kendi ihtisaslarında ortak disipline davet eder. Bu ne demektir? İnsanlar bireysel duruşlarının cazibesiyle hak ediş realitesine yöneleceklerdir. Çalışkan insanlar ve derinlik katan çabalar her çağda olduğu gibi Altın çağda da önem taşıyacaktır. Bu insanlığın farklılık disiplininin yaşama yansımasından başka bir şey değildir.

Hiyerarşik olguları değişmezlikle boyamak yerine insanlara önem ve öncelik veren gerçeklikleri oluşturmak çok daha faydalı görülmelidir. İnsan kendini arayacaksa mutlaka teşebbüs olabilmeli ve yönelişe sabır ve alaka yöneltebilmelidir. İnsan kim ve kimler olarak kendini yargılarken çabası ve hayal gücü eksenlerinde derinlik bulabilmelidir.

Unutmamak gerekir ki herkes bir anlamda tanrısal bereketin özelliklerini taşır ve bunu anlamlı kılmak için mücadele eder.

b. Ne – Nerede – Ne zaman:

İnsan eğer kendisine bir yöneliş disiplini kazandırmışsa onun neyi yapabileceğini kestirmek zordur. En önemlisi kalite anlayışı ve bunun vazgeçilmez değerlerini önemsemektir. Böylece insan ne istediğini, bunu nasıl elde edebileceğini, ne zaman becerisini dengeleyebileceğini hissedebilir. Sanat ve beceri olguları insan yaşantısını renklendirdikçe insana duygusal bir derinlik yapılanması kazandırır. Bu nedenle duygu yönetimi olgularını şiir ve tiyatroyla desteklemek ve geliştirmek gerekir.

İnsanlığın en önemli yenilenme yönelişi istekler ve detaylar bazındaki gerçekçiliğidir. Bu oluşumları dikkatle bütünleştirmek, zamana katlanmayı bilmek bize tarihin öğrettiği hususlardır. Şimdi önemli olduğu kadar gelecek vizyonu da önemlidir. Şimdiyi geleceğe doğru götürmek insanın kendine has becerisini ortaya koyar.

c. Devletin Tez – Anti Tez Yaklaşımı Duyarlılıkları:

Artık biliyoruz ki insanlık insan için değer üreten bir işlevselliği ortaya koymaktadır. Bu oluşum halkı önemsemeyi tüm insanların mutluluğunu hedef almaktadır. Avrupa’da doğan sahipliğin soyluların kendilerine uygun yönlendirmesiyle oluşan sistematiğin manasızlığı anlaşılmış olmalıdır. Rasyonalizasyon insanlık ortak mantığının yöneliş disiplinini sağlayacaktır.

Sosyalizasyon şartlarını önemsizleştiren anlayış hiç şüphesiz halkın güç formasyonunu olumsuz etkilemiştir. Ancak yalnızlığın yarattığı arayış derinlikleri de zaman boyutunda fayda sağlamıştır. Bu durumda tez veya anti tez duruşları hayır ve şer olarak değil fayda eksenli analiz edilebilmelidir. Demokraside halkın meşgul edilmesi değil özendirici etkilerin kullanılması önem taşıdıkça halk gerçeklerden uzaklaşır.

O zaman fayda ve daha fazla değer yaklaşımı incelenen konuları daha dikkatli görebilme sonucunu yaratacaktır.

d. ADN Perspektifi Realitesi:

ADN her insanın hayata katkısı olduğunu kabul eder ve bireye kendisini tekamül ettirecek davranışı öğretir. Bu kendisini ve hayatı daha anlamlı kılmasına olanak verir. ADN bir sonuç değil bir başlangıçtır. Demokrasi halkın duyarlılıklarıyla etkinliğini yaratma becerisi olarak düşünüldüğünde doğru yönelişlerin yönetilmesi gerektiği ortaya çıkacaktır.

İnsan önce demokrat olmayı yani kendi için istediklerini başkaları içinde önemsemeyi öğrenmelidir. Bunun dinler içinde önem taşıdığını bilebilmeliyiz. Bu tanrının iyilik eksenli açılımının realitesi olmaktadır.

Yaşantıyı hak ediş olarak görebilmek, kendini güvenli bulmak ve iradesine önem vermekle ahenk taşıyacaktır. İnsan kendine değer gördüklerini başkaları içinde önemli görmekle insanlığa önemli ölçüde yaklaşacaktır.

e. Lider ve Etkisi:

Kuranı Kerim siyasal örgütlenmeyi üç eksen üzerinde emretmiştir. O halde liderler bu üç oluşuma ahenk katacak şekilde kurumlarını etkileyebilmeli, devletin davransal performansını bu kalıplarla anlamlı kılmalıdır.

Unutmamak gerekir ki liderlik sadece kendi üzerinde bütün ihtisasları toplamak değildir. Lider kadroları etkilemesi devlete varoluş ve performans etkisi sunmayı önemseyecek tarzda davranabilmelidir. Artık din – sosyalizm veya anarşizm değil rasyonel demokrasi zihniyeti kurulacak ve buna katkı sağlamak önemsenecektir.

Liderlerin ahlak değerleri kendilerini anlaşılır kılmayı ortaya koyar. Lider diplomatik öncelikleriyle saygınlığı değerli kılabilmeyi önemsemelidir. Davranış ve konuşma disiplin – heyecan ve içerik taşıdıkça liderde duruşundan zevk alacaktır.

f. Güven ve Paylaşımı:

Birkaç asır önceki dünyanın durumu düşünüldüğünde insanların gelecekleri bazında ne kadar şaşkın bir duruşu yaşadıklarını görebilmekteyiz. Bugün hiç değilse dünyanın büyük bir bölümü gelecek endişeleri taşısa da toplumun kendine yaşam çaresi sunacağını ummaktadırlar. Bu önemli bir gerçekliktir.

İnsanlar duruş öykülerine beceri ve ihtisas kattıkça değer kazanmakta ve bu değer yaşama yansıdıkça anlaşılır değerler husule gelebilmektedir. Hak ediş perspektifi görev duyarlılığında mutluluk anlayışını ortaya koymuş ve insanlar çalışmayı ekonomik gelecek muvacehesinde başarmışlardır. İhtisas ve eğitim formasyonları geliştikçe insanlar zenginleşen toplumun fırsatlarıyla dengelenen bir yapılanmayı başaracaklardır. Bunların temelini öncelikle kendine sonra çevreye olan güven duygusu ile realize etmek mümkün olacaktır.

g. Yönetilen Kimliği Kabulü:

Kainatın bir tek hükümdarı Yüce Allahtır. İnsanların hepsi yönetilen oluşumunda yer alan durumundadırlar. Nitekim Yüce Allah bize bizden istediklerine hükmetmiştir. Başta ben olmak üzere görevimizi yerine getirmeye çalışan insanlar Yüce Allahın takdirine şayan olmayı aramaktayız.

Yönetilen kendisinden istenenleri bilendir. Bu da mutluluk ve iyilik kapsamında anlaşılırlık kazanmaktadır. Görevi mutluluk olarak görmek yeterli değildir. Görevi ve hayatı başarıya yöneltmek mutluluğa zemin hazırlar. Asıl mutluluk tasarımı eşlerin başarılarıdır. Bu da aşk ve duygu bütünlüğü olmaktadır. İşte insanın yönetilen anlayışı içindeki duruşu budur.

Namazın bir görev telaki edilmesi nasıl sorumluluk aşılıyorsa mutluluğu hedeflemek ve bunu başarmak için azmetmekte önemsenmesi gereken bir oluştur.

h. Yöneten Duruşu Anlayışı:

İnsanların sorumluluk kapasiteleri onların sosyal duruş oluşumlarını belirler. Yöneten bir anlamda geniş düşünebilen kişidir. İnsanın tanrısal duruş yanı, yani içindeki aslan insanlara hükmetme, insanları yönlendirme kurgusunda önemli rol oynar.

İşte bu bakımlar çerçevesinde yöneten ve yönetilen duyarlılıkları insanda var olan ana liderlik oluşum mekanikleridir. İslamiyet’in insanları soysuzlaştırmadığı onu azametindeki kurgusuyla bütünleştirmeyi amaçladığını hiçbir zaman unutmamalıyız.

ADN duyarlılıkları görevi de sorumluluğu da özgürlüğü de anlaşılır kılmıştır. İnsanlık bu açıklamalarla kendi duruş kabiliyetini yansıtabilecek verilere ulaştırabilecektir. Strateji-rasyonalizasyon gibi derinlikler insanlara yöneten kimliği aşılayabilecek çalışmalardır. İnsan isterse her şeye ulaşabilecek özelliklere sahiptir.

i. Bireysel Duruş Kimliği:

İnsanın insanlar üzerinde kendini farklı bulduğu ve kıldığı hususları iyi görmesi gerekir. Aile içinde ebeveynler kendi duruşlarına uygun ahenk katarlar. Kadın eğer kocasının kendi cazibesinde esir olduğunu düşünüyorsa bu etkiyi kullanmayı amaçlayacaktır. Erkek eğer meslek veya sosyal duruş etkisinde ekonomik etkiyi önemsemişse kadınını bu yolda etkilemeyi düşünecektir. Aslında aile kadın ile erkeğin birbirlerini tamamladığı bir ekonomi ile anlam kazanmaktadır. Kadın kendi kariyeri veya alışkanlıklarıyla etki kurabiliyorsa kolay ve dengeli bir davranış yarabilecektir.

Bütün bunlar yanında kabiliyetleri oluşturan ve insanlara yetenek katan bir toplum içinde yaşayabiliyorsak bireysel duruş daha anlamlı yapılar ortaya koyabilecektir. Mantık ve duygu bireysel davranışın bileşkesini ortaya koyacak şekilde dengelenmelidir.

j. Kurumsal Etkileşim ve İhtisas:

Toplumu modern kriterlere sokan insanlar değil insanların kurumsal berekette ürettikleri ihtisastır. Nitekim Yakın çağ gelişim perspektifinde bu yapılanmayı oluşturmayı başarmıştır. Az gelişmiş ülkelerde de zaman içinde bu oluşumları yerleştirmek mümkün olacaktır.

Kurumların performansı dengeleri kadar topluma katkıda oluşturdukları derinlik anlam taşır. Bu bakımdan kurumlar kendilerini profesyonelleştirdikçe yönetselliğe de katkı sunacaklardır. İnsanların çabaları ile ihtisasın gerekleri aynı istikameti bulduğunda toplumlar örgütlenme becerilerine kavuşmaktadırlar.

Kurumlar halkın gururu ve becerisidir. Bu seçkinliği önemsemeyen halk gelişmeyi ve tekamülü gerektiği şekilde realize edemez.

k. Yönetimde Kararlılık ve duyarlılıklar:

Devletin rasyonel sistematik bilincini başta anayasa olmak üzere kanunlar belirler. Sınıf egemenliği haklı görülebilecek nedenlerini aştığından insanların halka verebileceği değerler kapsamında doğruları görebilmesi ve bu oluşumları anlaşılır kılması gerekir.

Siyaset değişime cesaret katan kendine özgü üretkenlikleri olması gereken bir yaklaşımdır. Dolayısıyla üç yöneliş perspektifinde halkın duyarlı kılınması bence insanlığa verilebilecek en değerli oluşum olmalıdır. Siyaset yönetsel bilinci ve demokrasi içinde hareket eksenlerini ortaya koyan bir yöneliş fonksiyonu olmaktadır. İnsanlar kendi değerleriyle toplumun ihtiyaçları çerçevesinde değerler üretebildikçe bu tekamüle katkı sağlayacaktır.

l. Lider Tercihi Bilinci:

İnsanların çoğulcu sistematik içinde toplumları duyarlı kılmaları önemli bir benimsemedir. Bu doğrunun tek olmadığını ve birden fazla doğru içinden seçilecek alternatifin önemli olduğunu açıklamaktadır. Üç siyasi yöneliş içinde lider etkisi yaratmadan insanların doğruyu algılamaları çok zordur. Yaşamın vecibeleriyle boğuşan insanın bir yönetim çekişmesini tüm duyarlılıklarla işleyebilmesi mümkün değildir.

Özellikle televizyon liderleri halkın tanıması veçhesiyle önemli kabiliyet sunmuştur. Halk duyarlılıklarını liderlerin açıklama ve yönelişlerinde algılamaları bir anlamda kendiyle bütünleşen bir hassasiyeti anlaşılır kılmaktadır. Yöneten – yönetilen – doğa ayırımı birbirini tamamlayan ortak bilinç tutarlılıklarını anlamamızı sağlayan ayrışım olmaktadır. Liderler bunlara uyum ve ahenk olgularında kendilerine çeki düzen verebilirler.

m. Seçim Realitesi Bilinci:

Demokrasinin halk içinde en doğal kabullenmeyi yaratan yönü seçim realitesidir. Sanki her şey açıkmış gibi yapılan seçimin gerçekte sanal bir tercih olduğunu bugün bu anlayışla güç telaki edenlerin kendilerini önemsediklerini söyleyebiliriz.

Aslında ihtisas denkleminde bilgisayar ortamında cemiyetlerin halka önemli mesajlar türetebilmeleri mümkündür. Gerçek manada halk kimsenin malı değildir. Yöneliş yapılanmasında duyarlılık göstermek önemsenebilir ama devlet kurumsal davranış teşkilinde kendi oluşumuna yön verebilse liderlerin fonksiyonları da etkisizleşecektir.

Ben ihtisas kurumlarının kendi stratejik değerlendirmelerini halkla bütünleştirmesinden yanayım. Böylece bireylerde kendi yöneliş karakterlerini buna göre yapılandırabilirler.

n. Tercih Kimliği ve Demokrasi:

Devlet çalışmasını yaparken stratejik kurumsal oluşumu ile siyasi partinin performans ve hedefler cihetiyle liderle desteklenen bir gelecek yapılanmasını tercih etmesini önemsemiştim. Siyasi partiler ülkelerin gelecek bazındaki riskleri değil de ortak mutlulukları ortaya koyabilecek düşünselliğe ulaştıklarında insanlar bu çabaları haklı bulacaklardır.

Demokrasi çok geniş bir yelpazede performansla bütünleşen bir gelecek yönetiminin anlayış olarak herkese açık olduğunu gösteren çok manalı bir duruş taşır. Bu duruşu kutsal kabul etmek insanları sorumluluk bazında dengeleyecektir. İnsanlık kendi kendini sahibi olmadan ama sahiplik olgularını bilerek yaşamasını öğrendiğinde eminim ki gerçek demokrasiyi kurmuş olacaklardır.